Birinin kapımı yumruklamasıyla gözlerimi açtım.
Bu kapımı yumruklayan pislik Mete'den başka birisi olamazdı.
Telefona baktığım da saat dokuz buçuktu. Cem iki kere aramıştı. Hemencecik hazırlanıp işe gitmem gerektiğini anladığımda, Mete hala kapımı yumrukluyor bir andanda bağırıyordu. Uyku sersemi ne dediğini idrak edemedim. Hemen yorganımı üstümden çekip havanın o keskin soğunun bedenimi ele geçirmesine izin verdim.
Yataktan doğruldum. Elimi yüzüme götürüp gözlerimi ovuşturdum. Mete'nin sesi çıkmıyordu, sanırım pes etmişti. Gece fazla yormuştu galiba o kaltak onu. Normal de asla pes eden biri değildi. Bu düşünceler midemi bulandirmaktan başka bişeye yaramıyordu.
O tekrar kapımı tekmelemeden üstümü giyip işe gitmem gerektiğini aklıma getirdim . Bu yüzden mete ile hiç uğraşacak vaktim yoktu.
Dolabımın karşısına geçip kapağını yavaşça açtım pudra rengi gömlek ve kot şortumu çıkartıp hemen siyah bilekten botlarımı ayağıma geçirdim .
Masanın üstünde ıslak mendili alıp yüzümü güzelce temizledim. Daha sonra pudrayı yüzüme güzelce yedirdim. Çok sürmekte istemiyordum. Makyaj yapmayı yeni öğrenen suratı una bulanmış kızlara benzemeye hiç niyetim yoktu. Rimel'le kirpiklerimi de ortaya çıkardım.
Sonrasında saçıma maşa ile büyük dalgalar yaptım. Saçlarım sudyen kopcamin hemen altını biraz geçiyordu. 3 yıllık sevgilimden ayrıldığımda 58 cm lık belime gelen saçlarımi sırf o sevdiği için ayrıldığımızda kulaklarıma kadar kestirmiştim. Onun sevdiği herşeyden kurtulmak istemiştim.
Tabi sonradan çok pişman olmuştum. 1 yılda anca bu kadar uzatabildim. Argan yağlarınin anası olmuştum artık saç uzatıcam diye.
Pembe papyonu mu gömleğimin yakasına taktım. Parfümü mü de sıktım. Hazırdım . Şimdi tek yapmam gereken Mete'ye gözükmeden evden dışarı çıkmaktı.
Kapımın önündeki dolabı yavaşça duvara doğru sürükledim kilidinide sessiz açmaya özen göstererek bir hışımla kilidi çevirdim. Kapımı açtım minik adımlarla çıkışa doğru ilerledim. Elimi tam kapıya attığımda arkamdan gelen sesle olduğum yere çivilendim.
''vay vay vay küçük hanım nereye gidiyormuş. "
Bana doğru yaklaştığını hissediyordum. Tam arkamdaydı. Saçlarımı sağ omzuma topladığı anda kafasını sol omzuma koydu. Nefesini boynumda hissediyordum. Nefes alışverişlerim değişmişti. Oda bunu anlamıştı ki sırıtarak
" nereye gidiyorsun " derken elini göbeğime yerleştirdi. Göbeğimde daireler çiziyordu elleriyle.
" İş aramaya gidiyorum manyak herif attırdın beni unuttun mu "
dediğimde göbeğimdeki elinin ağırlığını hissettim. Bastırıyordu elini. Canımı yakiyordu.
" bugün çok güzel planlarım vardı bizim için " dediğinde vücuduma bir şok dalgası yayıldı . Hemen kapıyı açıp o pislik ellerini göbeğimden çektim bir hışımla kendimi dışarıya attım. Arkama baktığımda kapıya yaslanmış bana gülerek bakıyordu.
-------
Kapıyı açtığımda içerdeki sıcacık hava yüzümü gevşetti. Buranin atmosferi gerçekten çok güzeldi. Çilek gibi kokuyordu etraf. Gözlerim Cem'i ararken Kenan Bey'le göz göze geldik ve o'na gülerek yaklaştım.
"Merhaba Kenan Bey nasılsınız kusura bakmayın biraz geciktim " diyerek mahcup bir şekilde gülümsedim. Omzumu sıvazlayarak
"yok canım sorun değil. Yarın gelirsin sanıyordum. Neyse istersen hemen sahneye geç " dedi.
" şeyy cem daha gelmedi mi acaba " dediğimde kızardığımi hissettim.
" yok o birazdan gelecek dün geç geldi eve. Sabah uyanmıştı ama uyuya kalmıştır birazdan gelir " dediğinde gülümseyerek yanından uzaklaştım.
Çantamı dolabıma koyarak sahneye doğru ilerledim iki masa hariç diğer tüm masalar doluydu. Alıcı gözle baktım etrafa, genel de sevgililer oturuyordu masalarda.
Geldiğimi gören insanlar alkışlamaya başladı ve öne eğilerek onları selamladım. Normalde utangaç biriydim fakat şarkı söylerken her şeyi unutuyordum.
Barmenin yanında duran Kenan Bey 'i bana gülümseyerek yakaladım. Bende ona kısa bir bakış atarak şarkı söyleye başladım.
Uyurken izliyorum, en sevdiğim halini,
Saçların dağınık, yüzünde yastık izi.
Bir pazar kahvaltısı gibi.
Küçük oyunlarının, büyük savaşlarının,
Arasında olduğu kadar bir aşktı bizimkisi.
Bir pazar gecesi uykusu gibi..
Ne yaparsam olmuyor,
Olmuyor eskisi gibi
Güldürmüyor, ağlatmıyor,
Kimse senin gibi
Ne yaparsam olmuyor,
Olmuyor eskisi gibi
Güldürmüyor, ağlatmıyor,
Kimse senin gibiii
Tam havaya girip söylerken biri şarkı da bana eşlik ediyordu. Arkamı döndüğümde onun şarkıyı söylediğini gördüm. Bu dudaklar şarkı söylerken ancak bu kadar güzel olabilirdi.
Uyurken izliyorum, en sevdiğim halini,
Saçların dağınık, yüzünde yastık izi.
Bir pazar kahvaltısı gibi.
Küçük oyunlarının, büyük savaşlarının,
Arasında olduğu kadar bir aşktı bizimkisi.
Bir pazar gecesi uykusu gibi..
Ne yaparsam olmuyor,
Olmuyor eskisi gibi
Donmustum. Eliyle devam etmemi işaret etti . Ve şarkıyi beraber söylemeye başladık. O mu bana eşlik ediyordu? Yoksa ben mi ona eşlik ediyordum? Kalbim neden bu kadar hızlı atıyordu?
Bitmesi gerek artık, anlıyoruz ikimizde,
O zaman neden hala, ağlıyoruz ikimizde.
Ne yaparsan olmuyor,
Olmuyor eskisi gibi
Güldürmüyor, ağlatmıyor
Kimse senin gibiiii
Beraber şarkıyi bitirdiğimizde hala gözlerimin içine bakıyordu. O kim miydi? O Benim Zengin Züppemin ta kendisiydi.
Evet arkadaşlar yeni bölümü yayınlıyorum. Uzun bölüm yazmaya özen gösterdim. Lütfen yorum atıp fikirlerinizi bildirmenizi istiyorum. Vote yapmayı lütfen ama lütfen unutmayın. Böyle kendimi kendi kendine konuşan deliler gibi hissediyorum. Lütfen bir kişi bile olsa bana özelden 'ben okuyorum' yazsın onun için bu hikayeyi yazmaya devam edicem. Çok üzülüyorum gerçekten üzülüyorum. Neyse umarım beğenmişsinizdir sizleri seviyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIR.
Teen FictionHayalleriniz; gelecekte göreceklerinizin, yazıp çizdiğiniz mimari planları gibidir.