" Lütfen rahatsız olma. Yemek yedikten sonra işe gideceğim. Gece nöbeti malum. " dedi tebessüm ederek ve sözüne devam etti." Sende dinlenirsin hem "
" Seninde düzenini bozdum ya içim hiç rahat etmedi böyle. "
" Saçmalama da yemek yiyelim hadi " diyerek elindeki poşetleri alıp mutfağa doğru yol aldı. Valizimi salondaki koltuğun yanına bırakıp, mutfağın kapısında onu izlemeye başladım. Aldığı lahmacunları servis tabaklarını koymakla uğraşıyordu.
Bana evinde kalmamı teklif ettiği zaman, arabasına binip 6-7 saat onu arabasında uyuyarak polis merkezinde işlerinin bitmesini beklemiştim. Şuan sanırım saat 16.00 sularıydı. Ellerindeki tabaklarla mutfaktan çıkıp salondaki masaya doğru ilerledi. Bende geri kalan salata tabağını ve içecekler tepsiyle alıp onun olduğu kısma ilerledim.Evi küçük ve şirindi. Büyük denilebilecek bir salonu vardı. Büyük bir televizyonu ve oyun konsolu göze çarpıyordu. 'L' şekli mavi-turuncu koltukları çok şirin gözüküyordu.
Hemen Koltukların önünde orta boyutta camdan masa vardı. Çınara baktığımda koltuğa oturmuş, oturmam için yanını işaret ediyordu. Yanına oturup onun yaptığı gibi tabağıma küçük boyutta lahmacun aldım. Onun yaptığı gibi içine az miktarda salata koyup yuvarladım ve bir ısırık aldım.
" Uykunu aldın sanırım arabada. Eğer uyku gelmese filmlerim orada takıp izlersin. " dedi ağzı dolu bir şekilde. Çok tatlı gözüküyordu. Yağızla Adnan'a yaptığımız şeyi öğrenip benimle yine böyle lahmacun yiyebilir miydi acaba ? Hiç sanmıyorum. Bırak lahmacun yemeyi evine almak yerine hapiste kalıyor olurdum şuan.
" Kitap'ların var mı? " diye soru yönelttim.
" Film izlemektense kitap okumayı tercih ederim. Evet. Sende iyi bir okuyucusun sanırım? " dedi Çınar.
" Hayır, sadece okurken sıkılmadığım kitapları okurum. "
" Nasıl anlıyorsun peki "
" İlk 10-15 sayfa okuyup " dedim gülerek.
Oda gülmeme karşılık verip ayranından bir yudum aldı. Yüzünü incelediğimde parlak bir yüzü vardı. 'Esmer yakışıklısı' denilen terime çok uygundu. Polis olduğu için mi bu kadar kaslıydı acaba? Çok ta genç gözüküyordu yeni mi polis olmuştu?
Bana dönüp " neden bana öyle bakıyorsun " dedi gülerek.
Hayır, inşallah şuan kızarmıyorumdur Allah'ım.
" Şeyy ben... Ne zamandan beri Polis'sin ?" Sorduğum soru komik gelmiş olacak ki gülerek arkasına yaslandı.
" Benim babam komiser idi. Erken yaşta polislikte buldum ben kendimi. Bu soruyu es geçelim " dedi tebessüm ederek.
" Hmm " demekle yetinebildim sadece.
" Senin hiç hayallerin yok mu peki? " dedi Çınar . Onun hayali polis olmak mıydı? Olmuştu da. Çınar da dünyada ki şanslı doğan kişilerdendi.
" Benim mi? Bir zamanlar vardı. " deyip bende arkama yaslandım.
Yan yana oturmuş ikimizde karşıda çalışmayan televizyona odaklamıştık gözlerimizi.
" Şimdi neden vazgeçtin? " dedi Çınar .
" Hayal kurmak beynini kandırmak, kalbini üzmek demektir de o yüzden. " dedim kararlı çıkan sesimle.
" Yanlış düşünüyorsun. Hayal kurmak; gelecekte göreceğin, yazıp çizdiğin mimari planlar gibidir." dedi. Kitap okuduğunu konuştuğu cümlelerle tamamlıyordu.
" Birinin hayal kurması için, onun gelecek için umudu olması lazım Çınar . "
" Gökyüzünün olduğu her yerde umut vardır. " dedi bana bakıp. Fark edebiliyordum baktığını.
" Benim gökyüzüm çok karanlık Polis Bey. Hayallerimi çalan insanlar dolu benim gökyüzümde. " diyerek bende ona baktım. Yüzlerimiz birbirine yakın denilebilecek yakınlıktaydı.
" Hırsızları yakalayıp, hayallerini sana geri verebilirim. " dedi gözlerimin göz bebeğine baktığı hissedebiliyordum. Sözüne devam etti." Gökyüzünün maviliğine kavuşmanı sağlayan kişi olabilirim. "
Kafamı önüme getirip diz kapaklarıma doğru odakladım. Bu şimdi ne demek istedi anlamadım. Mesleği gereği hırsızları yakalamak mı istiyordu yani? Yağız'ı satamazdım. Feride karısı ve Mete'nin de benimle alakası kalmamıştı. Çok yormuştu hayat beni. Artık kimse bana dokunmasın moduna geçmiştim.
" Neyse ben gideyim sende dinlen biraz. " dediğinde ayağa kalktı. Gözleri masayı bulduğunda tabakları almak için eğildiğinde durdurdum onu.
" Sen geç kalma ben hallederim buraları. " dediğimde ellerime baktığımda durdurmak için elini tuttuğumu fark ettim. Hemen elimi Çınar'dan çekip mahcup bir şekilde gülümsedim. Şuan kızardığımı hissedebiliyordum. Kafamı kaldırdığımda Çınar bana gülümseyerek bakıyordu.
Cebinden çıkardığı anahtarı masanın üzerine koydu.
"Bu evin anahtarı. Kapıyı kitle kimseye de açma. " dediğinde arkasını dönüp kapıya doğru ilerledi.
" Görüşürüz " dediğinde;
" Görüşürüz, dikkat et " dedim.Gülümseyerek merdivenlerden aşağı indiğinde kapıyı arkasından kapatıp salona doğru ilerledim.
Masa da ki tabakları üst üste koyup tepsiye yerleştirdim. Tepsinin kenarlarına da bardakları koyarak kaldırdım.Mutfağa gidip tabakları ve bardakları suyla arıtıp bulaşık makinesine yerleştirdim. Tezgâhın üstündeki bezi alarak içeriye doğru yol aldım. Masanın üstünü temizleyerek mutfağa tekrar gidip bezi güzelce yıkayıp, eskisinden daha temiz haliyle yerine koydum.Evde tek başına yaşamasına rağmen ev gayet temizdi.
Odaları dolaştığımda Çınarın odasını bulup duvardaki kitaplığa baktım.Gözlerimi kapatıp elimi gezdirerek birinde durdum ve kitabı aldım. Ateşi Yakalamak.Bu kitabı biliyordum. Açlık oyunları serisinden bir kitaptı ama okumaya fırsatım olmamıştı. Yeni bir oyuncak bebeği olan, küçük bir kız çocuğu gibi heyecanlı bir şekilde salona geçip uzandım. Kitabımın o kırmızı kapağını açıp okumaya başladım.
-
-
-
30.sayfayı çevirdiğimde kapının zilinin çalmasıyla kitabın sürükleyici büyüsünden çıktım. Hemen ayracımı koyup kalktım ve kapıyı açtığımda ağzımı kapatan elin sahibi beni şaşkına uğratmıştı.
Y A Ğ I Z ?
SELAM. BÖLÜMÜ KISA YAZDIM FARKINDAYIM. ÇALIŞIYORUM VE İŞ YERİNİN BİLGİSAYARINDAN YAZDIM . HATALARIM VARSA ÖZÜR DİLERİM . UMARIM BEGENİRSİNİZ . VOTE VE YORUM YAPMAYI İHMAL ETMEYİN LÜTFEN SİZLERİ SEVİYORUM <333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIR.
Teen FictionHayalleriniz; gelecekte göreceklerinizin, yazıp çizdiğiniz mimari planları gibidir.