" Ada sen içeri geç" demesiyle Yağız'a baktım. Tamam, sinirliyken görmüştüm ama hiç bu kadar sinirli olduğunu görmemiştim. Korkunç görünüyordu. Korkmuştum.
" Ada sana içeri geç dedim!" demesiyle titreyip içeriye geçeceğim sırada Mete kolumdan tutarak
" Hayır geçmiyor, hatta benimle geliyor." Dedi.
Mete bizi nasıl bulmuştu? Hani bizi kimse bulamazdı? Mete'yle gitmeli miydim? İkilemde kalmıştım. Yağız'dan kurtuluşum Mete miydi?
Yağız'da öteki kolumu tutarak beni içeriye savurmasıyla Mete'nin Yağız'a kafa atması domino taşı gibi üst üste hızlı bir şekilde olmuştu. Çığlığı basmıştım. Yağız bir adım bile sendelememişti. Yağız'ın Mete'ye saldırmasıyla "durun!" diye bağırmamla pek bir etki yarattığım söylenemezdi.
Ellerimi yüzüme götürüp ağlamaya başlamıştım. Yüzümden ellerimi çektiğim esna da Yağız'ın Mete'yi yere yatırıp yumruklarken gördüğümde çok şaşırmıştım. Mete birinden dayak yiyordu. Mahalle delikanlılarına sözü geçen tek kişilikti Mete. Yağız'ı tutup " Yağız lütfen, yeter" dedim ıslak gözlerimde. Yukarıda kalan yumruğuyla bana bakıp son yumruğunu da Mete'nin yüzüne geçirip ayağa kalktı. Yağız'ın Mete'ye " Kalk Lan" demesiyle Mete pislik pislik gülüp ayağa kalkmaya başladı. Sanki dayağı ben yemiştim. Mete'deki ego hala zirvedeydi. Mete'nin beni neden almak istemesini anla veremiyordum. Aslında biliyordum fakat, şuanki planları ne onu bilmiyordum. Benim üstümden nasıl para kazanacakları hakkında bir fikrim yoktu. Kendimi bir malmış gibi hissediyordum.
Mete bana dönüp "Ada geliyor musun" diye soruyu yöneltmişti. Eliyle burnundan akan kanları silip bana döndü tekrar. Burnu kanıyordu. Dudağı ve kaşıda patlamıştı. Yüzü kandan korkunç görünüyordu. Hayatım boyunca kan midemi bulandırmıştır. Hiç bir şey söylemeyip yüzüne nefretle baktım.
"Burada bitmedi." Diyerek arkasını dönüp çıkış kapısına yöneldi.
" Ulan ben senin" dediği esnada Yağız'ı tuttum. Mete'nin çıkmasıyla kapıyı kapatıp kitledim. Arkama döndüğümde Yağız bana şaşırmış bir ifadeyle bakıyordu.
" Neden gitmek istemedin?"
Güzel soru diye geçirdim içimden.
" Evet ya ben neden Mete'yle gitmedim ki? Dimi haklısın." Diyerek arkamı dönüp kapının kilidini açmaya yeltendim. Yağız kolumdan tutup beni çevirdiğinde kapıya yaslanan sırtım ve tam önümde duran Yağız arasında kalmıştım.
" Gitseydin gelir seni tekrar kaçırırdım." Dediği esnada gözlerime bakıyordu. Yağız'ın yüzünde bir mimik bile yoktu.
" Dudağın kanıyor." Diyerek dudağına baktım.
" Kanasın." Dedi kısık çıkmıştı sesi. Dudakları bana mı yaklaşıyordu yoksa ben yanlış mı görüyordum?
" Kanamasın." Diyerek hemen kaçarak banyoya doğru yol aldım. Yüzümü ellediğimde ateş gibi yandığımı fark ettim. Neden böyle olmuştum? Umarım kızarmamışsındır Ada diyerek banyoya dalıp çekmeceleri karıştırdım. Biraz pamuk ve tentürdiyot alarak aşağı indim. Yağız salondaki koltuğa yayılmış oturuyordu. Yağız'a yaklaştığımda bana bakıp sırıttığını gördüm.
" Ne gülüyorsun." Diyerek yanına oturdum.
" Saçmalama geçer birazdan. Onlara gerek yok." Deyip televizyona bakmaya devam etti.
" Bana bak." Diyerek biraz pamuk koparıp tentürdiyot döktüm üstüne. Yağız'a baktığımda bana bakmıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIR.
Teen FictionHayalleriniz; gelecekte göreceklerinizin, yazıp çizdiğiniz mimari planları gibidir.