Resmi olarak yazdığım en uzun bölümü atıyorumALOOOOOOOOOÇOK ÖPTÜM HADİ BAY
Yanlışlarım varsa kusura bakmayın lütfen fikirleriniizi belirtin iyi okumalar
Ben ona sarılmasamda kalplerimiz üst üsteydi
Göz önünde olmaktan hep nefret etmişimdir, şimdi ki gibi. Bütün iç organlarımı bile görmüş olmalılardı. Hepsi bana dolu dolu gözlerle bakıyordu. Aslında Kerem bakmıyordu. Gözleri ile neredeyse böbreklerime kadar bakan Kerem gitmiş yerine başkası gelmişti.
Yanıma ilk Faruk Bey geldi, ilk kolları havada kaldı ve ne yapacağını bilemedi fakat sonra bana sımsıkı sarıldı. "Allah'ım sana şükürler olsun." Diye fısıldadı ve saçımı kokladı. O kadar sıkı sarılıyordu ki, sırtım göbeğimle buluşmuştu. Kollarını beni sımsıkı sarmıştı, kendimi o kadar sıcak hissettim ki, çok garipti. Bu hisler, duygular ne yapacağımı bilememiştim. Fakat bunları düşünemiycek bir durumdaydım. Her yerim sızlıyordu. Ben ona sarılmasamda kalplerimiz üst üsteydi. Ve o benim kaburgalarımı kırıcaktı.
En sonunda çekildi ve "iyi misin kızım?" Elleriyle kafamı tutu ve bana daha yakından bakmaya başladı.
"İyiyim." Polislerin verdiği çay ve su boğazımı rahatlatmıştı resmen.
Üstüme başıma baktı ve gözleri doldu. Neden bilmiyorum ama benimde kendimi çok garip hissetmiştim.
"Gerçekten iyi misin, Miray?" Dediğinde bir şey demedim ve karşımdakilerine baktım.
Aras bana daha yakındı bana gülümseyerek baktı ve yanıma geldi, "Miray?"
Onu görünce mutlu olucağımı bilmiyordum fakat oldum. Aras'ı görmek beni çok mutlu etti. Üstü başı benden farksızdı, çamur pislik içindeydi. Sakalları çıkmış, gözlerinin altı kırmızıydı.
"Gidebilir miyiz?" Bana sorucakları soruları şimdiden kafamda kurmuştum.
Kerem'i es geçerek Aras'a baktım, bana nasıl gözlerle baktığını anlatmaya kelimelerim yetmedi. Sarılmak istediğini biliyordum fakat ben, ben bilmiyorum.
Aras yanıma geldi omuzlarımdan tuttu ve eğildi, bana bakarken ki ifadesi çok tuhaftı.
Ve sarıldı. Kollarını bana sarınca istemsizce gözlerimi kapadım ve bekledim. Ben ona sarılmasamda o beni sımsıkı tutuyordu. Ellerini belimde hissettim, kendimi güvende hissediyordum.
Ve bu yeterliydi.Bir kaç dakika sonra geri çekilince Faruk Bey yanıma gelip beni nazikçe belimden itekledi.
"Hadi Miray gidiyoruz kızım."-
"Miray!" Bana koşturdu ve sarıldı, omzuma kafasını gömdü. Ağlamaya başladığında kendimi garip hissetmiştim. "Kızım benim." Kızım. Kızım benim.
Tanıdık kelimeler, farklı yüzler, aynı duygular. İfadesiz suratımla bir şeyler hissetmemeye çabalıyordum. Gözleri şişmişti, benim için endişeliydi resmen.Kapının önüne doluşmuşlardı, hepsi bana bakıyordu.
Endişeli bir şekilde Elif Hanım, "İyi misin, bir şeyin var mı? Alnına nold- Dizlerin!" Önümdr eğilecekken omuzlarımda tutum ve durdurdum.
"İyiyim, sadece düştüm." Dedim.
Dolu gözlerle bana bakıyordu, "tamam, tamam hadi otur. Çok yorgun görünüyorsun."dediğinde kafamı salladım, aynaya bakmak istemiştim, eminimki berbattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MiraYaprak
General FictionMiray, ay gibi parlak, saçılan ışık demek. Anılarım, hayatım, 17'im Miray'dı. Yaprak'ı tanımıyorum. Kim olduğunu da bilmiyorum. Yaşım 10'da kaldı bir daha da ilerlemedi, şimdiyse birleri geldi ve beni daha da geriye götürdü. Tek başımayım 'Ay' g...