Bırak beni adi adam!

489 24 10
                                    

Gözlerimi açdığımda boş ve soğuk bir odanın içinde ellerim ayakların sandelyeye bağlı bir şekilde oturuyordum. Hemen odayı incelemeye başladım belki işe yarayan bir şey bulurum diye. Ama sonu büyük bir hüsran. Odanın içinde içi boş siyah bir raf ve benim oturduğum sandalye dışında hiç bir şey bulunmamaktaydı.

Kapıdan anahtar sesi geldiğinde bakışlarımı oraya yöneltdim. İçeri iri yarı bir adam girdi. Simsiyah saçları, kahvenin en koyu tonuna sahip gözleri, siyah takım elbiseli bir adamdı.

"Ne istiyorsun benden!! Bırak beni adi adam!! Gücün sadece kadınlara, kızlaramı yetiyor!!?? Bırak beni şere-" cümlemi bitirmeme izin vermeden yüzüme atdığı okkalı tokatla gözlerimin dolduğunu hiss ettim. Hayır göz yaşlarım şuan hiç sırası değil.

"Bağırma be kadın!!" Diye gürlediğinde korksamda soğukkanlı kalmalı olduğum için korkumu belli etmedim ve ifadesiz bakışlarımla ona baktım.

"Noldu korktun mu , küçük hanım." Bu cümleyi öyle alay ve aşağılama hissi ile dedi ki, sinirimden dişlerimi sıkmaya basladığımın bile farkına varmamışdım.

"Hey! Dişlerini o kadar da çok sıkma yoksa kırılıcak." Dediğinde dişlerimi kırmamak için sıkmayı bırakdım. Ve büyük bir soğukkanlılık ile konuşdum.

"Bak, sen kimsin nesin umrumda değil! Beni neden kaçırdın daha doğrusu arkadaşımı neden kaçırmağa çalıştın ve ben neden burdayım." Diye yüksek bir ses tonuyla konuşdum. Ama görünüşe göre yüksek sesim onu rahatsız etmişti.

"Öncelikle, birincisi küçük hanım bağırmadan konuş yoksa bunun sonu pek de iyi olmaya bilir. İkincisi arkadaşını kaçırmaya çalışmamızın sebebi babasının kumarda bana baya bir borcu vardı o yüzden o da borcunu ödeye bilmek için kızını bize sattı. Üçüncüsü sen planda yoktun sen süpriz kutudan çıkan bonus bir oyuncaksın, bebeğim."

Bir süre sessizce bir birimizi izledikden sonra aradaki sessizliyi ben bozdum.

"Peki beni ne zaman bırakıcaksın."

"Hımm. Dur bir düşüniyim
hiç bir zaman."

"Neden adi şerefsiz neden! Bırak beni sen kimsin de beni burda tutuyor-" demişdim ki, bu sefer sözümü yarıda bırakan karnıma yediğim sert yumruk oldu. Ve bir tane daha, bir tane daha...

Yediğim beşinci yumrukdu ve artık kan kusmaya başlamışdım. "Sana bağırma demedim mi aptal kadın!!" Yumruk yaptığı elini yüzüme geçirmek üzereyken kapının çalması ile birden duraksadı ve "Gir" diye gürledi. İçeri onun gibi üç iri yapılı adam girdi.

Adamlardan biri "Abi, Barıt barda olay çıkmış oraya gitmen gerek" dedi.

"Tamam Barış. Aracı hazırlayın siz ben de geliyorum" dedi ve adamlar odadan çıktıkdan sonra bana bakıp konuşdu.

"Bana bak küçük hanım bu sefer  şanslı günündesin ama yaramazlık yapmak yok küçük yarasam." deyip göz kırptıktan sonra odadan çıktı.

Yarasamı o ne be! O hayvanlar çok çirkin bir kere! Ama biz taş gibiyiz ve çok güzeliz. Senin gözler bozulmuş olmalı.

İç ses sen neyin kafasını yaşıyorsun!? Önce kaçırıldık, dayak yemekten bitkin bir haldeyiz, demin baya fazla kan kustuk ve sen adamın bize yarasa demesine mi takıyorsun!?

Evet? Ya ne yapsaydım??

İç sesim yine ve yine zekasını sorgulatıyordu.

Ayıp oluyor ama Gece'cim.

Sen hala burda mısın!?

Tamam gidiyorum be ne kızıyon!!

Defol iç ses!

Kızma apla...

****************************

Evet bölüm nasıl??

Tamı tamına 480 kelimelik bir bölüm oldu.

Umarım beyenirsiniz...

Yazarınız artık kaçar...




Casus Kadın "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin