Gözlerimi açtığımda beni ilk kaçırdığında getirdiği odada olduğumu fark ettim. Yer aynı kaçırılan aynıydı farklı olan ise benim kişiliklerimdi. İlk kaçırdığımda on sekiz yaşında bir lise öğrencisiydim. Şimdi ise yirmi üç yaşında bir UÖB ajanıydım. ( UÖB- Uluslararası Özel Birlik demek.) Bileklerimde olan iplerden kurtulmağa çalıştım ama başaramadım. Kulağıma ayak sesleri geldiğinde bakışlarımı kapıya doğru yönlendirdim.
"Günaydın sevgilim"
"Senin sevgilim diyen dilini koparırım lan dönek!!"
"Bakıyorumda her zaman ki gibi asabisin prenses."
"Korkuyorsun hem de köpek gibi korkuyorsun benden!!!"
"Senden korktuğumu düşündürenin ne olduğunu sora bilir miyim?"
"Eğer benden kormuyorsan neden ellerim ayakların bağlı!? Demek ki benden köpek gibi korkuyorsun seni tek başıma alt etmemden köpek gibi korkuyorsun şerefsiz piç!!"
"Hadi ama prenses ben bu oyunları yiyecek kadar mı aptalım? Kusura bakma güzelim ama ben gazla çalışmıyorum."
Allah kahretsin! Bu küçük oyunumu yememişti. Ama oysa ki ben bu oyunumla kaç kişiyi tuzağıma düşürmüştüm. Anlamalıydım onun bu kadar da aptal olmadığını anlamalıydım.
"Ne istiyorsun!? Hah! Arkadaşlarımı ekibimi rahat bırakmak için ne istiyorsun!? Konuşsana be adam!!!"
"Hadi ama sevgilim bir iki dakikalık bile bağırmadan konuşa mıyorsun! Soruna ise gelince sende benim gibi bir mafya olacaksın!"
"Ne!?"
"Doğru duydun senden isteğim benim gibi bir mafya olacaksın!!"
"Hayatta olmaz!"
"Peki. Neden? Daha önce yeraltına sızmaya çalışıyordun ve neredeyse başarıcaktın. O zaman bunu istiyordun ama neden şimdi istemiyorsun!!!??"
"Hah! Benim zekamı bu kadar mı hafife alıyorsun be Ayaz!? Çok yazık!"
"Hah?!" Diye bir nida döküldü dudaklarından.
"Ne demek istiyorsun!?"
"Şöyle ki ben her şeyi çok önceden planlamıştın. Yeraltına sızmaya çalışıyordum ama sızmayacağımı çok iyi biliyordum. Ben Naz'a gizlice kulaklık ve bir kamera vermiştim. Hatta Işık'ın arabaya binmesin de benim planımın bir parçasıydı. Kameradan mekanı hatta ekibimin olduğu odadaki aletleri gördüğümde anladım orası aslında senin mekanındı. Ama mekanın nerede olduğunu bulmak beni çok zorlasa da yaptım. Hadi ama bu kadar da saf olmamalısın Bartuğ!" Dedim her zamanki alaycı ifademle. Bunu yapmamamın sadece bir nedeni vardı benim sesimdeki alaycı ifade Bartuğ'yu her zaman çok kızdırıyordu.
"Dahice! Senin bu olan üstü zekana her zaman hayran kalmışımdır."
"En azından aramızdan birinin zeki olması iyi birşey."
"Kes sesini!!"
"Kesmessem ne olur yoksa sesimi sen mi kesersin!?"
"EVET!!"
"Ay nasıl korktum anlatamam!?" Dedikten sonra yüksek sesli bir kahkaha patlatdım. Bu onu daha fazla kızdırmış olmalı ki yüzüme okkalı bir tokat atdı. Ben ise daha fazla ve yüksek sesle kahkaha atmaya devam ettim.
"Piskopat mazoşist!!"
"Bunu kim söylüyor korkak bir sadist mi? Söylesene Bartuğ korkak olmak nasıl bir hiss?"
"ÇÖZÜN ŞU KADININ ELLERİNİ VE AYAKLARINI!!" Diye bağırdı yanındaki korumalara. Bense zafer kazanmışcasına dudağımın bir kenarı aheste aheste kıvrıldı.
"Emredersiniz efendim."
Korumalar ellerimi ve ayaklarımı çözdüklerinde oturduğum sandalyeden kalkıp Ayaz'ın önünde durdum.
"Bak gördün mü!? Aptal kadın!!"
"Aptal senin babanın ve ananın yedi sülalenin soy ismidir şerefsiz köpek!!" Dedikten sonra elbisemin altında sakaldığım bıçağımı çıkardım.
(Bıçağın nerede olduğunu göstermek manasında bu fotorafı koydum.)Bıçağı çıkarır çıkarmaz korumalar yanıma geldiklerinde bıçaklarımdan birini korumalardan birinin kalbine sapladım diğer bıçağım ile bana doğru koşan korumaya doğru attım ve bingo tam kalbine denk gelmişti.
"Helal benim küçük yarasa'ma." Dedikten sonra alayla alkışladı.
"Ama bu kadar gösteri yeter. KORUMALAR BU İKİ LEŞİ BİR YERLERE GÖMÜN VE SEVGİLİMİ EVİME GÖTÜRÜN!!" Diye korumalara cırladı ama özellikle sevgilim sözünü bastıra bastıra söyledi.
Bana doğru yaklaşan altı korumanı görünce oturduğum sandalyeye iki korumaya doğru savurdum ikiside yere düştüğünde dudağımın bir kenarı usulca kıvrıldı. Kaldı dört tane. Seri haraketlerle korumanın kalbine sapladığım bıçağı çıkardım ve bileğimi tutmaya çalışan korumanın birinin kalbinin çok yakın bir yerine bıçağımı sapladım. Diğerleri ise kollarımı yakaladıklarında onlardan kurtulmak için ne yapsam da olmadı. Ve yine aynı şey oldu. Burnuma aynı ekşi koku geldi.
Sonrası ise karanlık...
2 gün sonra:
Bartuğ'nun anlatımıyla:Şuan şirketde kendi ofisimde oturmuş imzalamam gereken bir jaç evrak olduğundan onları dikkatlice okuyarak imzalıyordum ki, telefonumun masanın üzerinden titremesi ile kalemimi masanın üzerine bırakıp telefonu açarak kulağıma yaklaşdırdım.
Telefon konuşması:
Atalay: Patron dediğin gibi yenge için bu akşam saat 20:00 da tüm yeraltındakileri Barıt barda topladık.
Ayaz: Anladım. Ha bir de yengenize yeni bir kimlik ve yeni bir lakap ayarlayın.
Atalay: Patron sen yengenin yeni ismini, soy ismini, ve lakabını de gerisini ben hallederim.
Ayaz: Asel. Asel Korkmaz. Lakabı ise Medusa olucak.
Atalay: Tamam sen nasıl istersen patron.
****************************
Bu bölüm tamı tamına 723 kelimelik bir bölüm oldu.
Evet benim küçük yarasa'larım nasılsınız?
Umarım yeni bölümü beğenirsiniz 🦋 🥰
Sizi çok öpüyorum 😘
Ben kaçar...
Ha bir de hikayenin devamının nasıl olacağını siz belirleyeceksiniz.
1 mi?
2 mi?
3 mü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Casus Kadın "Tamamlandı"
Mistério / SuspenseHer şey arkadaşı için kendi hayatını riske atan 18 yaşında bir kızla başlar.Zamanla olaylar değişir... "Diğer kitablardan alıntılar bulunmaktadır"