Bartuğ...

87 7 5
                                    

İnsan öleceği günü bilemez derler ya. Külliyen yalan ben onun gözlerinde kendi ölümümü gördüm. Ama korkmuyordum ben ölümden korkmayı 17 yaşımda öğrenmiştim. Onun gözlerine baktım. Gözlerinde benim ölümüm vardı. Sonra o da dikkatlice benim yüzümü inceledi biraz daha izledi ve işaret parmağını dudaklarına götürüp susmam için bir işare yaptı. Telefonunu eline alıp bir şeyler yaparken ben sadece ifadesiz gözlerle onu öylece izliyordum. İfadesiz bakmak benim için şuan çok zordu. Aklımda dönüp dolaşan sadece bir soru vardı.

Bartuğ nasıl kurtuldu?

Çünki onun öldüğüne emindik nasıl kurtulmuş ola bilir? Bu imkansız!

Telefonuma bilmediğim bir numaradan mesaj gediğini gördüm.

Bilinmeyen numara:  Sakın birine bir şey belli etme aksi taktirde hemsini öldürtürüm!! Anladın mı!? Şimdi onlara hiç bir şey belli etmeden restoranın arka tarafına gel!! Eğer birisi bile bir şeyler anlarsa gözümü bile kırpmadan hepsini öldürürüm!!

Gece: Tamam. Ama bir şartım var!

Bilinmeyen numara: Ne şartı!?

Gece: Onların hiç birine hiç bir şey yapmayacaksın! Eğer birinin saçından bir tel bile eksik olursa yedi sülaleni s******. Anladın mı!!

Bilinmeyen numara:  Merak etme benim derdim sadece seninle.

"Asistanınızda maşallah telefondan çıkmıyor."

Sanane be, kıt kafalı!

"Beyza hanım."

"Efendim?"

"Siz hep mi böylesiniz?"

"Nasıl mışım?"

"Üzerinize fazife olmayan her şeye bu kadar karışır mısınız? Yani bildiğim kadarıyla telefonda ne yaptığım ve ya telefondan kafamı kaldırmadırmamağım sizi alakadar etmiyor!"

"Aman canım sana da bir şey denilmiyor!"

"Denilmiyorsa deneyin o zaman!" Herkes bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Bense Altuğ'ya bakarak konuştum.

"Müsadenizle Altuğ bey ben birazdan gelicem."

"Müsade sizindir, Gece hanım." Deside gözlerinde beni sorgulayan bir ifade vardı. Ben ise ona gözlerimse 'sorun yok' bakışı atarak ayağa kalktım. Ve duyduğum ayak sesleri ile Bartuğ'nun da benim peşimden geldiğini anladım. Hiç bir şey söylemeden gayet sakin adımlarım ve soğukkanlı tavırımla restoranın arka tarafına geldiğimde. Arkadan bir çift el belime dolandığında  iğrenerek başımî hafif arkaya çevirdiğimde Ayaz ile yüzlerimizin çok yakın olduğunu görüp yüzünü daha fazla görmemek için  hemen başımı çevirdiğimde dudaklarını kulağıma doğru yaklaştırdı ve beni kendine daha fazla çekerek belimi sıktı, yüzünü boynuma gömüp kokumu derince çekerek konuştu.

"Benim güzeller güzeli sevgilim. Kokunu çok özlemişim."

"Sen nasıl ölmedin?" Dedim düz bir sesle.

"Ah bebeğim yoksa benim öldüğümü zannedip üzüldün mü? Üzülme benim küçük yarasa'm. Sevgilin seni hiç bu hayatta yanlız bırakırmı?"

"1 Ben senin sevgilin değilim şerefsiz köpek!

2 Senin yüzünden üç ay komada kaldım ulan it!

3 Belime bırak yoksa-"

"Yoksa ne  belamı mı s**ersin? Hah!!"

"Hayır bu sefer senin belanı bir s**eriz! Bırak ulan sevgilimi şerefsiz p*ç"

"Ya sahiden mi? Çok korktum! Bence sevdiğim kadının ölümünü izlemek senin için zevkli olur değil mi?" Dediğinde başımda hiss ettiğim soğuk demir ile silahın namlusunun kafama direndiğini anladım. Ellerini belimden ayırdı bir koluyla boğazıma doladı duğer elindeki silahın namlusunu ise kafama diremişti.

"Bartuğ ben sana seni öldürmeden bu dünyadan gitmeyeceğimi söylemiş miydim!!"

"Hayır söylememiştin güzelim  ben fark etmene yardım edeyim çünki silah benim elimde ve senin kafana dayalı!"

"Doğru!! Ama eksik!!" Dediğimde bacağıma gizlice soktuğum bıçağır çırakıp çevik haraketler ile karın boşluğuna sapladığımda yüksek sesle inledi. Boğazımı sıkan kolu gevşedi ve gevşediği an elindeki silahı aldım ve silahın namlusunu bu kez ben onun kafasına dayadım. Ve arkama bakmadan yüksek sesle emir vererek bağırdım.

"Altuğ gelmeyin gidin!!! Çüki bu şerefsizin köpekleri her yerde size zarar verə bilirler!!!!"

"Aklının ucundan bile geçirme Gece!!" Diye bağırdı Altuğ.

"Yalancı!! Sen bana söz verdin bu gün bana itaatsizlik edemezsin!! Ben ne emir ediyorsam o olucak!!!"

"Hayır!!"

"Altuğ!!!" Diye o kadar yüjsek sesle cırladım ki, sesin çok uzun bir süre yankılandı.

"Tamam. Ama ölme Gece!! Ne yapıyorsan yap ama ölme!!" Dedi Altuğ.

"Evet kaldık baş başa. Hadi güzelim artık geri dönmemiz lazım hem beni yaraladın ödeştik. Şimdi evimize gidelim. Bak kan kaybediyorum. Senin benim için kılını bile kıpırdatıcağın yok anlaşılan."

"Allah belanı versin!" Diye bağırdığımda onun tam kapbine sıkı aktım ki, fevri bir tavırla elindeki silahı vurdu ve kurşun omzuna geldi.

"Ah!! Korumalar şu kızı alın ve  benim mekana götürün!!"
Dediğinde iki iri yapılı adam kollarından tutduğunda birisine kafa attım diğerinin ise dizlerine sert bir tekme savurduğumda dizleri üzerine çöktü.

"Bayıltın!! Onunda mı ben söylüyecem!!?" Dediğinde yüksek sesle bir küfür savurdum. Ve birden biri arkandan birisi ağzımı bir bezle kapattığında. Çırpınsam bile bir fazdası olmadı. Bir süre daha çırpındım.

Sonrası ise karanlık...

****************************

Evet benim küçük yarasa'larım nasılsınız?

Bu bölüm ise tamı tamına 714 kelimelik bir bölüm oldu.

Umarım yeni bölümü beğenirsiniz.

Sizi çok öpüyorum 🦋 🥰

Ben kaçar...














Casus Kadın "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin