Ölümle burun buruna

153 8 13
                                    

Gördüyüm manzara karşısında yüzümü buruşturmadan edemedim...

Yerde kanlar içinde yatan bir kadın ceseti vardı... Bu lanet olası yerde neler oluyordu?!

"Ne?! Allah kahretsin!! Bu görevi neden size verdim?! Bu görevi size verirken ki beyin hücreme tüküreyim!!!"

Fısıldadım "Gece neler oluyor?"

"Yürüyün!!" Diye cırladı adam.

"Gece neler oluyor?!" Diye fısıldadım.

"Burası Bartuğ'nun mekanı yani daha doğrusu benim mekanım."

"Ne?!"

"Ben yeraltına sızmaya çalışıyordum ya"

Hiç bir şey demeden  sözüne devam etmesini bekledim.

"İşte burası Bartuğ'nun mekanı ve geçenlerde beni oraya götürüb dışarıdan evi  gösterip dedi sen mafya olduğunda bu mekan senin mekanın olucak diye. Orası düşündüğünüzden çok çok daha tehlikeli. Bekleyin! Oradakileri oyalayın ben gelicem."

"Yürüsene aptal kadın!!"

Duyduğum sesle irkildim.

"Aptal senin babanın ve ananın yedi sülalenin soy ismidir. Gerizekalı!" Gecenin ettiği küfürle şaşırdım. Çünki Gece küfür eden birisi değildi.

Kolumdan tutup bizi bodrum katına indirdi. Ve bizi bir odaya bırakıp kapıyı kilitledikden sonra gitti.

"Kendi etrafında dön ki, odayı göre bileyim."

Kendi etrafımda döndüm. Etrafta çeşitli işkence aletleri, silahlar, kameralar, 10 tane sandalye, iki tane cam fanus vardı. Birinin içindeki kartlar mavi renk, diğerinin içindeki kartlar ise siyah renkti. Gece odanın tamamını gördüğünde sağlam bir küfür savurdu.

"Naz neler oluyor!?" Diye sordu Işık.

"Bilmiyorum" dedim kısık bir sesle.

"Gece neler oluyor? Bu aletlerde neyin nesi!?"

"Sakin ol oradakilari oyala beni ve ekibin gelmesini bekle. Ben ise sizin nerede olduğunuzu tespit etmeye çalışıyorum. Diğerleri sizin nerede olduğunuzu buldu. Ama hiç birine ulaşamıyorum. Son kez onlarla konuşduğumda yeriniz bulduklarını söylediler. Ama telefon birden bire kesildi ve ben sizin nerede olduğunuzu kendim tespit etmek zorunda kaldım. Beni affedin..."

"Ne için?" Diye sordum.

"Eğer vaktinde yetişe bilmesem beni affedin..."

"Yetişeceksin."

Neler olduğunu bilmiyordum. Ama hiç iyi şeyler olmuyorsun ve olmayacaktı.

Kapı sert bir şekilde açıldı ve içeriye 4 kişiyi  tabiri caizse içeri fırlattılar. 2 kadın ve 2 erkek vardı.

Sonra içeriye 7 badigard ve liderleri olduğunu düşündüğüm bir adam girdi. Badigardlar o  dörd kişinin her birini sandalyeleri oturtup her birinin ellerini ve ayaklarını kalın halatlarla bağladı sonra ise Işığ'ın kolunu sertçe kavradığında Işık çığlık attı.

"Ne olursa olsun çığlık atmayın!! O sadist adam sizin çığlıklarınızdan besleniyor!!!"

Diye bağırdı Gece.

"Işık bağırma!" Dedim düz bir sesle. Işık ise sustu ve sandalyeye oturdu. Badigard adam onunda kollarını ve ayaklarını sandalyeye bağladı. Ve benim önümde durdu.

"Sandalyeye otur!!!" Diye yüksek bir sesle bağırdı.

"Bana sesini yükselme!" Dedim dişlerimin arasından tehtitkar bir tını ile.

"Otur dedim!!" Diye tekrar cırladığında yüzüne okkalı bir tokat yapışdırdım.

Yüzü yere düşdüğünde iki bacağının arasına sert bir tekme savurduğumda yüksek bir sesle inledi. Başka bir badigard bana yaklaşıp karın boşluğuma sert bir yumruk attığında iki büklüm oldum.

"Eeeh yeter oturtun şu kızı sandalyeye!!!"

Benim iki büklüm olmağımdan istifade edip beni sandalyeye oturtum aynı şekilde bağladı.

"Eevet gösteri birazdan diğer konuklarımız gelince başlayacak. Ama öncelikle birisinin bu görüntüleri izlemesi gerek şimdi onu arayalım." Diyip bilgisayarda bir şeyler yaptığında. Arkadaşı büyük bilgisayar ekranında gördüğüm kişi ile kala kaldım.

"Evet Gece Karanlık yoksa Gece Soysuz mu demeliydim hah?"

"Bana bak sadist şerefsiz köpek oraya geldiğimde belanı s****** duydun mu beni!!!" Diye cırladı.

Sadist herif bir şey söyleyeceği sırada kapı açıldı.

İçeriye Barış, Ateş, Altuğ ve Deniz girdi.

"Evet benim küçük yarasa'm asıl gösteri şimdi başlıyor. Bu küçük oyunumuzu izlerken zevk alman dileğiyle sevgilim"

"Ben senin sevgilin falan değilim ruh hastası herif!! Aytıca ekibinin başına bir şey gelse senin yedi sülaleni-"

"Oooof sevgilim bu sözler çok klişe ama ben senin daha yaratıcı olmanı bekliyordum."

Gece arabayı kullanmakta olan kişiye doğru bakarak bağırdı.

"Hızlı sür şu arabayı!!!"

"Gece bağırma güzelim. Sakin ol ve her zaman ki gibi ifadesiz çünki bu şeref yoksulu sadist senin bu halinden zevk alıyor. " dedi Altuğ çok sakin bir sesle. Sanki birazdan olucakları biliyormuş gibi...

"Hadi ama çok gevezesiniz. Şimdi size oyunumun kurallarını anlatıcam. Öncelikle sizin her birinizin bir yarasası olucak eğer yarasa ölürse sizde ölürsünüz. Bu gördüğünüz mavi kartlarda çekiceğiniz işkenceler siyah kartlarda ise isimleriniz yazılı." Dedikden sonra her birimizin önüne bir adet kafesde olan  yarasa bıraktı. Sonra ise siyah bir kart çekti.

Her kes nefesini tutmuş çıkacak ismi bekliyordu.

"Gökçe Zamansız. Hadi yine iyisin Gece senin takımından değil."

Gece ise Altuğ'nun ona dediği gibi ifadesiz bakışlarla bizi izliyordu.

Hemen sonrasında mavi bir kart çekti. "Uyuşturucu..." Dedikden sonra elinde bir şırıngayla kadına doğru yaklaştı... Bir avcı edaysıyla yaklaşdı... Kadın ise sadece bağırıyordu. Uyuşturucuyu kadına enjekte etti ve sonradı ölüm sessizliyiydi çünki kadın büyük ihtimalle fazla dozdan komaya girmişdi... Sonra ise yaşaması mümkün değildi.

Bir siyah kart daha seçti. "Altuğ Sarca..."

****************************

Evet benim küçük yarasa'larım yazarınız yine yaptı yapıcağını.

Haberdarlık:
Heh bir de şunu söyleyeyim bu hikayenin ilhamını çok sevdiğim bir seri olan Yaralasar serisinden aldım.

Tamı tamına 767  kelimelik bir bölüm oldu.

Hepinizi çok öpüyorum 😘

Neyse ben kaçar...









Casus Kadın "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin