1'8

266 42 14
                                    

> Jeon Jungkook

O an dedim ki "Aşk bu. Gerçek aşk işte bu. Sen benim için bunu ifade ediyorsun Taehyung. Daha başlarında olsak bile benim için kelimelerin ötesinde bir anlamın var."

Sonra yavaşça dudaklarımız birleşti. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun altında sevgilimin kolları altında, dudaklarının tadıyla birlikte gerçek aşkın ne olduğunu anlamıştım

Sabah kalktığımıza birlikte kahvaltı yapıp evden çıktık. Testin ikinci aşaması olarak ellerim ve bacaklarımdaki ipleri çözmeye çalışacaktım.

"Kaç dakika demiştin?"

"Kırk yedi saniye."

Askeriyedeki en yüksek rekor buydu ha? Benim için bunu yenilemek hiç zor olmayacaktı.

"Yenisine hazırlan."

Taehyung ipleri sıkmayı bitirdikten sonra karşımda durup bana sırıtarak baktı. Elindeki kronometreyi sallayıp her şeyi zamanın göstereceğini söyledi.

"Başla."

Ellerim arkadan sandalyeye bağlıyken önve ipi genişletmek adına bileklerimi sertçe oynatmaya başladım.

"Beş saniye."

Bileklerimdeki ip hafifçe gevşerken sandalyeden kendimi yere attım. Belimin bağlı olmaması güzel bir detay olmuştu. Ellerimi bacaklarımın altından geçirip önüme aldığımda ipi dişlerimle açıp bacaklarıma geçtim. Bacaklarımı da açtığımda uzandığım yerden kalkıp ipleri sandalyeye bıraktım.

"Yirmi dokuz saniye."

"Yeni rekor."

"Fazla iyi olmamanı söylemiştim değil mi?"

"Üzgünüm. İyi olmak için yaratılan birine bunu söylemen çok saçma."

General odaya girdiğinde Taehyung duruşunu düzeltti.

"Süre?"

"Yirmi dokuz saniye."

"Güzel. Silah eğitimine devam et. Bu kez uzak hedeflerden deneyecek."

Siktir ya. Benim uzak hedeflerle pek aram yok ki. En fazla 3 kere keskin nişancı silahı kullandım ben.

General yanımızdan giderken Taehyung bana yaklaştı. Kapı tamamen kapandığında ellerini belime atıp beni kendine çekti.

"Tek bir iyi atışta seni sike sike askeriyeye alırım dedim değil mi güzelim?"

"Söylediklerinizi tekrar etmenize gerek yok Teğmenim. Ben zaten sizin bana eziyet etmeniz için kıvranıyorum."

Gözlerine bakarak konuştuğumda derin bir nefes alıp hızlıca verdi. Başını boynuma gömüp olduğu yere ıslak öpücükler konduruyordu.

Boşta kalan kollarımı boynuna dolayıp ensesindeki saçlarıyla oynamaya başladım. Bir anda kucağına alıp arkamızda kalan koltuğa oturduğunda başını kaldırıp gözlerime derince baktı.

"Her zerrene tapabileceğim bir beden için kendimi tutmak zorlaşıyor."

Daha çok erken değil mi? Her öpücüğumüzde bile bedenim titrerken şimdi birden bunu söylemesi beni germişti.

"Biliyorum sana bunlar için çok erken geliyor. Ama zorlamayacağım. Kendini ne zaman hazır hissedersen o zaman..."

Boynuma doğru bıraktığı soluğuyla titremiştim.

"Bundan bahsediyorum..."

Son bir kez daha boynuma ufak bir öpücük kondurup saçlarımla oynamaya başladı.

love impulses | tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin