3.5

354 40 38
                                    

"ya enişte!" ege, 'la havle vela kuvvete' diyerek sabır çektikten sonra dominik'e üçlü çekmeyi tekrar öğretmeye başlamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"ya enişte!" ege, 'la havle vela kuvvete' diyerek sabır çektikten sonra dominik'e üçlü çekmeyi tekrar öğretmeye başlamıştı.

ege ve dominik, üçlü çekmekle uğraşırken ben, selin, devrim ve mert hakan bahçede oturmuş kahve içiyorduk.

"ee ada... görüşmeyeli nasılsın?" mert hakan'ın sorusuyla iç çekmiştim.

"kötü. yani şimdi yalan söylemeyeyim. kötü değilim. ama gerginim. hem de aşırı. dominik, hırvatistan'da oldukça güvenilir bir organizasyon şirketi ayarladı. sürekli onlarla detayları konuşuyorum. bir yandan gelinlik seçmeye çalışıyorum. sonra fenerbahçe'nin maçlarının stresi var. sonra bir de bazen dominik'le tartışıyoruz. çünkü ben aşırı gergin olduğumda çok konuşuyorum ve çevremdeki herkesi geriyorum. sonra o da yazık, geriliyor. beni sakinleştirmeye çalışıyor. sonra ona patlıyorum. bir yandan annem bastırıyor, 'neden iki düğün yapmıyoruz? kokteyl işi saçmalık.' diye. diyorum ki, istemiyorum. sonra babam 'akrabalar ne olacak?' diyor. diyorum 'bana ne akrabalardan.' öyle yani. sen nasılsın?"

tek nefeste anlattığım dertlerimin ardından üçü de iç çekmişti. bu yüzümle ilk kez karşılaşan mert hakan, biraz şok olmuş gibiydi.

overshare kadın yine sahnede...

"iyiyim." mert kolunu selin'e sarıp onun saçları arasına bir öpücük bıraktıktan sonra "şans meleğim, bana şans getiriyor. daha iyi oluyorum." demişti.

ulan selin, ulan selin...

"bu mu melek? yani merto, allah affetsin de deccal'in türkiye şubesidir selin." devrim, dalga geçtikten sonra elini çakmam için bana doğru uzatmıştı. bir beşlik çaktıktan sonra ikimiz de gülmüştük.

"görüyorsun değil mi aşkım, bu ikisi yan yana geldiğinde beni hep zorbalıyorlar." dediğinde gözlerimi kısıp "e bir de ağla prenses..." demiştim.

mert hakan gülüp selin'in yanağına bir öpücük bırakmıştı. "rahat bırakın sevgilimi ya. baksanıza ne kadar masum..."

tabii efendim...

"selin, sen pazar günkü maça gidiyor musun?" diye sorduğumda bana bakıp "e herhalde abla, sus biliyorsun." demişti.

ardından "sen gelmiyor musun?" diye de eklemişti.

"geliyorum da babam ve ege de gelecek. olmazsa yan yana oturalım. devo da geliyor zaten."

"vay, fiko kayınpederin önünde oynayacak ha?.." mert hakan böyle dediğinde gülmüştüm.

"valla fiko alıştı artık ya. babam neredeyse her maça gittiği için. ben gitmesem bile babam her maça gidiyor. benden daha wag diyebiliriz."

"sen ne zaman oynuyorsun kayınpederin önünde?" devrim, böyle dedikten sonra yandan bana baktığında ikimiz gülüşmüştük.

selin'in babası fanatik bir şekilde beşiktaşlıydı. yani ayhan amca'nın kanının siyah beyaz aktığına yemin edebilirim...

ALL OF THE GIRLS YOU LOVED BEFORE|| LIVAKOVIC.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin