3.7

265 39 26
                                    

"derin nefesler alıyoruz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"derin nefesler alıyoruz..."

hayır doğum yapmıyorum, devrim ve annem, bahçede bize meditasyon yaptırıyor.

"ya başlayacağım şimdi nefes almaya, telefonum titreyip duruyor. hocam telefonumu açabilir miyim?" diye sorduğumda devrim bana sıkı bir 'side-eye' atmıştı.

bu galiba 'hayır' demekti. ama yani... canım aşkım, emotional support animal'ım, şahsi kocam, big boy'um, hırvat ayım, askim face time arıyor... ne yapabilirim? mecbur açacağım.

sessizce olduğum yerden kalktıktan sonra parmak ucumda içeri ilerleyip telefonumu açmıştım. dominik'in uykulu yüzüyle karşılaşıp güldüğümde o da bana gülümsemişti.

"askim! yeni mi uyandın?.." diye sorduğumda başıyla onaylamıştı. e normal, saat daha yedi buçuk. annemle devo'nun çok afedersiniz kıçında kurt kaynadığı için bizi altı çeyrekte uyandırıp güneşi selamlatmışlardı.

o saatte doğan güneşin ben... neyse...

"günaydın bebeğim..." deyip ekrana öpücük attığımda gülüp o da öpücük atmıştı. "gunaydin askim." senin o bozuk türkçe'ni yerim be adam...

allahım aşk gerçekten böyle bir şeymiş, şu şapşallıklarına bile durup durup gülebilirdim.

"akşam için heyecanlı mısın?" diye sormuştum. bu akşam kadıköy'de olympiacos'la maçları vardı. biz de birazdan yola çıkıp akşam maçta olacaktık. selin, uzun zaman sonra -hatta ilk bile olabilir bilemiyorum- bir futbol maçını stadyumda izleyecekti. devo ve ben, zaten eskinin holiganı olarak yerimizi yeniden alacaktık.

ah ah... zamanında az mı basketbol, futbol maçına gittik bu kızla... gerçi... şimdi yani bogdan bogdanović'i yerinde izlemek için de salona gidilirdi.

benim balkan erkeği sevgisini başlatan 'o' kişi...

"heyecan demeyelim de yani... bilemiyorum işte. heyecan değil ama biraz gerginim. mutlaka kazanmamız gereken bir maç. bir önceki maçı biliyorsun, biraz daha iyi oynasaydım şu an daha rahat olabilirdik."

başladı yine kendini suçlama makinesi...

"dominik, bunu kaç kez daha konuşmamız gerekiyor canım. her yenilgide sen suçlu olamazsın, sonuçta kaleye gelene kadar, orta saha geçiliyor, defans geçiliyor. en son sana geliyor. onlar üzülsün, suçlasın biraz kendini. her seferinde sorumluluğu kendi üzerine alamazsın. elinden geleni yapıyorsun. ilk kez ülkenin, konfor alanının, dışına çıkıyorsun. e önündeki defans kaç kere değişti bu sezon... alışma sürecindesin. normal."

"ada, taraftarlara karşı sorumluluklarımı 'alışma süreci' deyip geçiştirmem doğru olmaz. insanlar, bizi izlemek için geliyor, para veriyorlar daha da değerlisi zamanlarını buna harcıyorlar. bence daha iyisini hak ediyorlar ve onlara daha iyisini vermek için daha iyi olmalıyım."

ALL OF THE GIRLS YOU LOVED BEFORE|| LIVAKOVIC.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin