Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"ada bu az olmuş, hayat hikayeni de anlatsaydın." ege, facetime'da dün akşam hakkında anlattıklarıma göz devirirken devrim "ya ege bi' sus ya!" diye onu azarlayıp "sonra ne oldu?" diye merakla sormuştu.
"odaya çıkardı. gerek yok dedim ama yine de çıkardı."
"öpüştünüz mü?"
"ya selin hayır tabii ki."
"tamam ben dinlemiyorum, doğruyu söyle." ege kulağını ve gözünü kapatırken "doğruyu söylüyorum zaten!" diye bağırmıştım.
"ay zaten saçma olurdu, iyi ki öpüşmemişsiniz." selin, kendi söylediğine kendi cevap verirken devrim "ya o değil de şimdi benim aklıma takıldı. bu demiş ya 'kendimi hazır hissetmiyordum' falan fıstık, şimdi hazır mı acaba? neyse ben çok hypelanmayacağım." demişti.
"aynen aşkım, beni görmüş ve demiş ki 'tam şu an hazırım bir ilişkiye'. ayrıca birbirimizi tanımıyoruz etmiyoruz ne ilişkisi allah aşkına hem ben de hazır hissetmiyorum. eren'le olanlardan sonra... çok olsa 'summer fling' olur."
"ya yine mi bu eren piçinin konusu açıldı ya... ayrıca samır filing ne anasını satayım, her gün başka bir kavram uyduruyorsunuz ya. vallahi ben mağarada yaşamaya başlayacağım."
"cahilsin ki... yaz aşkı işte. hiç mi duymadın?" selin, ege'ye göz devirirken ege "yok, ben bilmem öyle şeyler." demişti.
"seni work and travel'a, dil okuluna, sömestr kampına yollayan babama yazık ya... bari ayıp olmasın diye biraz bir şey öğren."
"ateş yakabiliyor, yemek yapıyor, üç bin kelime anlıyor... evet... ege'den bahsediyorum." devrim, ege'ye yine laf ettiğinde "ya valla çok zorbasınız. korkuyorum sizden." demişti.
"bugün bir şeyler yapacak mısınız peki tur rehberinle?" selin, bombayı bırakıp geri çekilmişti.
iç çekip "sanmıyorum. dün bunun hakkında hiç konuşmadık. zaten belki benimle görüşmek istemiyordur. dün gece, hatırlamadığım şeyler de saçmalamışımdır belki." demiştim.
"ay bir de iç çekiyor..." devrim, halime üzülmüş görünüyordu.
"tüh ya çok üzüldüm sen fenerbahçemin yeni kalecisiyle takılamayacaksın diye. summer flingmiş... hadi ilerle abla ilerle... adamı terk edeceksin, performansı düşecek falan gerek yok. uzaklaştır abi..."
yurda döndüğüm gibi ege'nin ağzına bir tane yapıştırmam gerekiyordu...
bizimkilerle konuşmaya devam ederken kapı çaldığında "durun, kahvaltı istemiştim odaya. o geldi herhalde." deyip yataktan kalkmıştım.
yavaş adımlarla kapıya geldikten sonra kapıyı açmıştım. önümde servis arabası görmeyi beklerken bir yaz dizisi klişesinden farksız şekilde gülümseyerek kapının önünde dikilen dominik'i görmüştüm.
