Yayımladığım tarih: 12.03.2024
-
İlk savaşımız dünyaya karşı. İstemiyorum ölmeyi.
Ama acı çok fazla var, çok fazla ağlayış.
Bu yüzden bıçaklar köreldi.
We Are Bulletproof: the Eternal – BTS
-
Jungkook...
"Ülke gündemi aylardır bu konuyla sarsılıyor. En son geçtiğimiz ay Sağlık Bakanı'na yaptığı saldırıyla gündeme gelen, kendisine 'S' lakabını veren ve kimliği polis tarafından henüz belirlenemeyen gizemli şahıs, yine Bakanlık Binası'na gerçekleştirdiği bir saldırıyla geliyor ekranlarınıza..."
Mutfakta ramenlerimizi hazırlarken salondan duyduğum sesle oraya vermiştim dikkatimi. Taehyung haberleri izliyor olmalıydı. Son zamanlarda sık sık bu haberle karşılaşır olmuştum, S. Hükümete yaptığı saldırılar ve işlediği cinayetlerle anılıyordu. Ondan ilk bahsedileli neredeyse bir yıl olacaktı ve yaptıkları arttıkça insanlar korkmaya ve endişelenmeye başlıyordu.
Rameni tabaklara eşit bir şekilde paylaştırdıktan sonra onları bir tepsiye koyup salona geçtim. Tahmin ettiğim gibi, haberleri izliyordu. Yanına oturduğumda tabağını ona uzattım. O anda geldiğimi fark etmişti. Tabağı görünce sevinçle gözleri büyüdü ve hızlıca aldı elimden. "Teşekkürler," diye mırıldandı bir yandan da.
Tepsideki yemek çubuklarına uzandığında "Yavaş ol, sıcaktır." diyerek uyardım onu. Başını sallasa bile beni dinlemeden hızlıca ağzına götürdü sıcak rameni. Ağzı yandığı için zorlukla yutabilmişti ve hafifçe gözleri dolmuştu. "Sana demiştim," dedim arkama yaslanırken. Ama bu sevimli halleri fazlaca hoşuma gidiyordu.
İkimiz de tabaklarımızı bitirdiğimizde onları mutfağa götürmüştüm ki peşimden geldi. Ben bulaşıkları makineye dizerken kendisine su doldurmuştu.
"Okulun ne zaman başlıyordu Jungkook?"
İyi bir üniversitede tıp bölümü okuyordum, bu yıl üçüncü sınıf olacaktım. Orduda doktor olmak istiyordum, savaş bölgelerinde doktorluk yapmak. Küçükken abimin bana okuduğu hikâyelerden etkilenirdim hep, bu da onun sonucu doğan bir şeydi. Doktorları hep kahraman gibi görürdüm çocukken. Ortaokul ve liseyi iyi bir puanla bitirmiştim, iyi bir puanla da Seul'un en iyi üniversitesindeydim. Mesleğimi babama kabul ettirmek pek kolay olmamıştı ama ilk yıl seneyi dereceyle tamamladığımda izin vermişti buna.
"Bir ay kaldı," dedim. Düşünceli bir şekilde başını salladı. Sonra gülümsedi hafifçe. "Bana diplomanla koşup sarılacağın gün için sabırsızlanıyorum." Ben de gülümsedim, hayali bile güzeldi. Babama yapabileceğimi kanıtlamak güzeldi. Abimin benimle gurur duymasını sağlamak güzel olurdu. Hem belki mezuniyetime gelirdi, görürdüm bu kez onu. Özlüyordum...
"Ne oldu Jungkook?" dedi Taehyung. "Yüzün düştü. Yine onu düşünüyordun, değil mi? Abini?"
Başımı salladım yavaşça. Arkamı dönüp mutfaktan çıkacaktım ki Taehyung yavaşça kolumdan tutup durdurdu beni. Biraz yaklaşıp elini yüzüme koydu. Hafifçe okşarken o nahif ses tonuyla "Endişelenme Jungkook," dedi. "Seni görmeye gelecek. Eminim ben."
Ama ben emin olamıyordum. Onu görmeyeli uzun zaman olmuştu ve özlüyordum. Özlediğim kadar endişeleniyordum da. Elimde değildi. Yine de "Umarım," diye mırıldandım. Taehyung "Gel bakalım buraya," diyerek kollarını açtığında gülümseyerek sıkıca sarıldım ona. O da bana sarıldığında yüzümdeki gülümsemem genişlemişti. İyi ki sahiptim ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOONCHILDS (Taekook/Ot7)
Fanfiction"Ay ışığına kavuşuyor Ay'ın çocukları, Saçlarımıza yağıyor ölen çiçeklerin yaşayan yaprakları." ❤️🩹 Hayatta kalmak ve beraber olmak için her mücadeleyi veren ve kader ipleri birbirine çoktan düğüm olmuş yedi genç vardı ve ettikleri bağlılık yemin...