Yayımladığım tarih: 09.06.2024 pazar
11400 kelime civarında bir bölüm olmuş. Moonchilds'ın bölümleri genelde bu civarda oluyor ve uzun sayıldığı için konu bakımından da yoğun. Bu nedenle dolu dolu olduğuna inandığım bölümümüzü okumaya bir an önce başlayalım.
Okurken yorum yapmayı ve bölüme oy vermeyi lütfen ihmal etmeyin.
-
Bir hayalim yok benim, hayal kurmak korkutucu oluyor bazen.
Yalnızca bu şekilde yaşamak, yalnıza hayatta kalmak benim küçük hayalim.
Bana şunun şöyle yaşadığını, bunun böyle yaşadığını söylüyorlar.
Küfürler ediyor dünya bana. Evet, dünyanın küfür etmeye hakkı yok.
Asla öğretmedi çünkü nasıl hayal kurulması gerektiğini.
Bu kurmaca hayalde, uykusunda konuşan gözyaşların, kâbusundan uyanıyor senin için.
Hadi, her gün gülümseye çalışalım o cennette artık.Paradise- BTS
Yoongi...
"Teşekkür ederim," diye mırıldandı Jimin çekingen bir sesle. Parmağımın ucuyla yüzünü okşadım. "Beğendin mi?" diye sordum.
"Elbette," dedi yine aynı çekingenlikle. Bizimle en basit şeyleri bile konuşurken çekinmesini istemiyordum ama alışması zaman alabilirdi, onu zorlayamazdım. Yeni tekerlekli sandalyesinin arkasına geçip onu sürmeye başladığımda, kahvaltı masasını toplayan Jin de yanımıza gelmişti. O montlarımızı alırken "Nereye?" diye sordu Jimin şaşkınlıkla.
Jin onu sandalyede hafifçe öne çekerek montunu giydirmeye başladı. "Güneşi görmek istemiyor muydun?" dedi. "Korkmadan dolaşmak da istiyordun. Tam olarak onu yapacağız." Fermuarını çekeceği esnada "Hayır," dedi Jimin korkuyla, Jin'in eli duraksadı. "Lütfen, gitmeyelim bir yere." Başını arkaya çevirip bana baktı. "Korkuyorum, dışarı çıkmak istemiyorum."
"Korkmayacaksın," dedi Jin fermuarı tamamen çekerken. "Çıkıp dolaşacağız beraber." Jimin hızlıca onun ellerini tuttu. "Çıkmayalım," dedi. "Ben hâlâ korkuyorum, çıkmak istemiyorum." Jin de onun ellerini tutarken "Böyle korkarak olmaz," dedi. "Biz yanındayken sana asla bir şey olmayacak, bu yüzden endişelenme."
Jimin son bir umut bana baktığında başımı iki yana salladım. Jin'in uzattığı montumu giyerken Jin de kendininkini giymişti. Tekerlekli sandalyesini sürmeye başladığımda gerginlikle kıpırdanıyordu Jimin. Zordu onun için, anlıyordum ama korktuğu için hayatı boyunca evden çıkmadan yaşayamazdı. Bunu zaten yıllarca yapmıştı, bundan sonra bu şekilde devam etmeyecekti.
Ona korkmayacağı bir hayat verebilmek istiyordum. Dışarı çıkarken endişelenmeyeceği, güneşin onu sevmediğini düşünmeyeceği bir hayat... Mümkün müydü bilmiyordum ama elimden geleni yapacaktım.
Özellikle arabaya binmemiş ve yürümeyi tercih etmiştik, Jimin'in temiz hava alabilmesini istiyordum. "Bahçede de hava alabilirim," diye diretmişti ama ikimiz de onu dinlememiştik. Şimdi de şehir parkına gelmiştik, eve yirmi dakika gibi bir uzaklığı vardı. Yürüyüş yolunda ağır ağır ilerlerken, korkmasına rağmen burada olmayı aslında istediğini biliyordum.
Jin bizden uzaklaştığında kenardaki tezgâha ilerlemişti. Ne yapacağını anladığımda gülümsedim, sandalyesini ilerideki geniş çim alana sürdüm. "Çimlere oturmak ister misin?" diye sorduğumda başını kaldırıp bana baktı. "Bilmiyorum ki," dedi sessizce ama istiyordu. "Gel hadi," diye mırıldandım ve ellerim belini buldu. Ben onu kucağıma alırken o da omzuma tutunmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOONCHILDS (Taekook/Ot7)
Fanfiction"Ay ışığına kavuşuyor Ay'ın çocukları, Saçlarımıza yağıyor ölen çiçeklerin yaşayan yaprakları." ❤️🩹 Hayatta kalmak ve beraber olmak için her mücadeleyi veren ve kader ipleri birbirine çoktan düğüm olmuş yedi genç vardı ve ettikleri bağlılık yemin...