Yayımladığım tarih: 17.03.2024
Bölümün kelime sayısı yaklaşık olarak 8.400
-
İnandığım için değil, tutunmayı deniyorum sadece.
Çünkü yapabildiğim tek şey bu.
Awake – BTS Jin
-
Jin...
Barmenden istediğim yeni içkimi beklerken buradaki müzik başımı ağrıtmaya başlamıştı. Fazlaca alkol tüketen biri olsam da barlar kesinlikle benim tarzıma uyan yerler değildi. Hele de fazla gürültü kesinlikle çekilmiyordu.
Burası sadece boş ve samimiyetsiz insanlarla doluydu. Birbirleriyle sadece birkaç dakika, ya da bir gece vakit geçiren, sonra birbirlerinin yüzlerine bile bakmayan bir grup boş insan. Asla böyle bir yerde işim yoktu.
Geldiğimden beri beş kadeh içmeme rağmen kafam hâlâ yerindeydi ve bu sinirlerimi bozuyordu. Bu kez daha ağır bir şeyler istemiştim çünkü sarhoş olmaya ihtiyacım vardı. Arka cebimden telefonu çıkartıp saate baktım, 02.37.
Olması gerekenden biraz erken gelmiştim buraya. Yeni içkim geldiğinde büyük bir yudum aldım. Evet, bu seferki öncekilere göre daha ağırdı ama yine de bana pek etki etmiyordu.
Telefonumun çaldığını bu gürültüye rağmen zor da olsa duyduğumda arayanın o olmasını bekliyordum ama değildi. Ekipten biriydi. Bıkkınlıkla aramayı yanıtlayıp kulağıma götürdüm.
"Komiserim, beni duyuyor musunuz?"
Müzik o kadar fazlaydı ki konuşmak için dışarı çıkmaya çalışıyordum. İnsanlar etraflarına bakmadan deli gibi dans ediyorlardı ve bir kişi daha bana çarparsa hiç iyi şeyler olmayacaktı. Nihayet kendimi dışarı atmayı başardığımda "Söyle," dedim yaklaşık iki dakikadır telefonun diğer ucunda beni bekleyen çocuğa.
"Komiserim, burada görmeniz gereken bir şey var."
"Ne oluyor?" dedim saçlarımı karıştırırken. "İşim var şuanda."
"Kendiniz görseniz daha iyi aslında," dediğinde bıkkınlıkla gözlerimi devirdim.
"İşim var şuanda, konum at, bir iki saate oradayım," diyerek bir şey söylemesini beklemeden kapattım telefonu. Vücudumu gererken genişçe esnedim, uykum gelmişti. İçeri gireceğim esnada telefonumun ekranı aydınlandı ve gelen mesaj bildirimine tıkladım.
Bilinmeyen Numara: Tuvalette kırmızı çizili kapıya gel.
Ekranı kilitleyip telefonu yan cebime koydum. Tekrar içeri girdiğimde yoğun ter kokusu midemi bulandırmaya başlamıştı. Hızlıca insanların arasından sıyrılarak sağ taraftaki koridora girdim.
Koridor ilerledikçe daralıyordu ve karanlık artıyordu. Başımı kaldırdığımda tavandaki kırılmış aydınlatmaları görmemle bir kez daha gözlerimi devirdim. Ne lanet bir yerdi burası. Neyse ki burada müzik daha az duyuluyordu.
Uzun koridor bitmek bilmezken cebimden bir dal sigara çıkartıp dudaklarımın arasına yerleştirdim ve yaktım. Koridorun bitiminde tuvaletin tabelasını görmemle adımlarımı hızlandırıp oraya girdim. Sensorlu lamba beni fark etmesiyle yanarken ışığın gözlerimi acıtmasıyla sesli bir şekilde küfrettim. Elimdeki sigarayı yere atıp söndürdüm.
Lavaboda 'Bay' kısmına ilerlerken hâlâ söyleniyordum. "Ben sizin yapacağınız ışığı-" İçeri girdiğim anda herkesin bana olan tuhaf bakışlarını görmemle sustum. Normalde asla takmazdım böyle şeyleri ama uykusuzluk bende sinir yapıyordu ve şuan fazlasıyla uykusuzdum. Zaten burası tekin bir yer değildi, gecenin bir saati kimsenin elimde kalmasını istemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOONCHILDS (Taekook/Ot7)
Fanfiction"Ay ışığına kavuşuyor Ay'ın çocukları, Saçlarımıza yağıyor ölen çiçeklerin yaşayan yaprakları." ❤️🩹 Hayatta kalmak ve beraber olmak için her mücadeleyi veren ve kader ipleri birbirine çoktan düğüm olmuş yedi genç vardı ve ettikleri bağlılık yemin...