Yayımladığım tarih: 11.04.2024
12. bölümümüz 11.650 kelimeyle Moonchilds'ın bu zamana kadarki en uzun bölümü oluyor. Umarım sıkılmadan ve keyifle okuyacağınız bir bölüm olmuştur. Herkese iyi okumalar diliyorum.
Lütfen bir yıldız vermeden geçmeyin⭐
🎭
İnsanların gerçekten kurnaz oldukları doğru.
Birinin yokluğunda diğerinin canının yanacağını bildikleri halde,
İkisi de kötü taraf olmayı istemediği için,
Nedensiz yere sorumluluklardan kaçıyorlar sürekli.Trivia : Seesaw- BTS (Suga)
🎭
Jungkook...
Yavaşça gözlerimi açtım yatakta. Uyuşmuş olan vücudumu gererken, üşüdüğüm için yorganı boynuma kadar çektim. O sırada dün olanlar dolmaya başladı aklıma. En son odun toplamaya gitmiştik ve kaybolduğumuzdan, ateş yakarak ormanda oturmuştuk. Etrafıma baktığımda, buranın geldiğimiz orman evindeki yatak odası olduğunu gördüm. Buraya nasıl ve ne zaman gelmiştik?
Yataktan kalktığımda üzerime yatağın kenarına bırakılan hırkayı aldım. Uyuşuk adımlarla odadan çıktığımda S'in şömineyi yakmaya çalıştığını gördüm. "Günaydın," diye mırıldandım uykulu bir sesle. Beni fark ettiğinde arkasını dönmüştü.
"Günaydın Jungkook," dedi. "Üşüdüysen biraz bekle, yakacağım şömineyi."
"Sorun değil," dedim içeri geçerken. Yemek masasının üzerine kahvaltı hazırlanmıştı. Oraya yaklaştığımda yarısı yenmiş bir sandviç gördüm, iki tane de yeni yapılmıştı. Sandalyenin birine oturduğumda, arkamda ateşin çıtırtılarını duymaya başlamıştım.
Sandviçlerden birini elime alarak yemeye başladım. Yemek çubuklarını elime aldığımda, çaprazımdaki tabakta duran kurutulmuş sebzelere uzanmıştım. O da masanın kısa tarafındaki sandalyeye oturduğunda "Nasıl geldik buraya?" diye sordum. "Ve ne zaman? Saat kaç şuan?"
Cam şişeden bardağa su doldururken "Sen uykuya daldığın anda," diye cevap vermesiyle şaşkınlıkla ona baktım. "Nasıl yani?"
"Gerçekten sen yanımdayken kaybolacağımı mı sandın Jungkook?" Gözlerim kocaman oldu. "Yolu biliyordum, sadece seninle ormanda vakit geçirmek istedim. Hem değişiklik olsun diye, hem de ben soru sorarken kaçacak yerin olmasın diye."
"Sen çok kötüsün," dedim ağzımdaki yuttuktan sonra. "Gerçekten kaybolduğumuzu düşünmüştüm." Doldurduğu suyu önüme koydu. Elimdekini bitirdikten sonra suyu da yudumladım. Masanın üzerini toplamasına yardım ettikten sonra, şöminenin önüne kuruldum. Yere oturup bağdaş kurduğumda ellerimi ateşe doğru uzatmıştım.
"Üşüyor musun?" diye sorduğunda başımı iki yana salladım. "Üşümüyorum ama şömineyi izlemeyi seviyorum." Başımı çevirdim arkaya. "Gelsene sen de yanıma." Tereddütle bana baktığında "Gel hadi," dedim ikna etmeye çalışır bir sesle. Bana yaklaşıp tam arkama oturduğunda ona yaslandım.
Bundan rahatsız olmamıştı, aksine hoşuna gitmişti. Kollarını belime sardığında çenesini de omzuma yaslamıştı. "Ateşi sevmemenin bir sebebi var mı?" diye sordum. "Yani özelse, anlatma tabii ki. Merakımdan soruyorum sadece."
"İyi şeyler çağrıştırmıyor bana," dedi. "Kötü anılarım var. Önemsiz." Anlatmak istemediğini düşündüğümden fazla zorlamadım. O sırada telefonu çalmıştı ve çenesini çekmişti omzumdan. Aramayı yanıtlayıp telefonu kulağına götürdüğünde, bir dakika kadar sadece karşı tarafı dinlemişti. "Ben halledeceğim," dedikten sonra kapattı telefonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOONCHILDS (Taekook/Ot7)
Fanfiction"Ay ışığına kavuşuyor Ay'ın çocukları, Saçlarımıza yağıyor ölen çiçeklerin yaşayan yaprakları." ❤️🩹 Hayatta kalmak ve beraber olmak için her mücadeleyi veren ve kader ipleri birbirine çoktan düğüm olmuş yedi genç vardı ve ettikleri bağlılık yemin...