eight

44 10 13
                                    

"okuldan sonra şu yeni kütüphaneye gitmek ister misin?" diye sordum.

evet diyeceğini biliyordum, buna rağmen niye sorduğumu bilmiyorum. sesini duymak bana iyi geliyordu.

her zaman birlikteydik.

tıpkı aşağı ve yukarı gibi,

ön ve arka gibi,

artılar ve eksiler gibi.

"hayır, üzgünüm. gerçekten meşgulüm." diye yanıtladın.

kalakaldım.

asla meşgul olmadın,
asla meşgul olmadım:
birbirimize ayıracak zamanımız her zaman olmuştu.

her zaman birlikteydik.

tıpkı aşağı ve yukarı gibi,

ön ve arka gibi,

artılar ve eksiler gibi.

"neyle meşgulsün?" diye alay ettim.

"ne? kıskandın mı yoksa?" sen de alay ettin.

"tabii ki de kıskandım, sen benimsin." sızlandım, hakkım olmasa da.

kolunu çekiştirdim. neden bilmiyorum ama bugün biraz yapışkanım, ve kafası karışmış...

sözlerime karşı yanakların kızardı, bu görüntü beni keyiflendirdi ve dudaklarıma oturan sırıtışı gizlemeye çalıştım. kısa süreceğini biliyordum, birazdan duyacaklarımın nihai sonucunu biliyordum.

"pekala... eğer işler yolunda giderse artık senin olmayacağım." yerdeki taşları usul usul tekmelerken, kendi cümlene utanırken ve muhtemelen o an için onu düşünürken açıkladın.

"ne?" diye sordum.

kalbim kırıldı, vücudum içime titredi, zihnim haykırdı.

"bir randevum var." yumuşak yanakların ısındı, gözlerimin önünde kırmızının en tatlı renklerine boyandı.

kalakaldım. kalbim atmayı bıraktı, midem kasıldı, ciğerlerim patladı.

"kiminle?" kekelemek istemedim ama dudaklarım titredi. iyiymiş gibi görünmeye çalıştım fakat değildim. iyi değildim. iyi hissetmiyordum.

ölüyordum,

aklım uçuyordu,

kalbim alevler içerisinde yanıyordu.

"yewon." sorumu nihayet cevapladın, hazmetmek zamanımı aldı.

gülümsedim.

"güzel."

güzel değildi.

o şekerli parfüm, hoş görünen çiçekli elbise güzel değildi.

beni bir hiçmişim gibi hissettirdi.

bir hiç...

soulmate 2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin