soulmate 2023

eighteen

sadece ben, sen ve akşam karanlığının çöktüğü odam vardı.

rüzgar ve hindiba gibi.

deniz ve kum gibi.

bıçak ve çatal gibi.

bacaklarının arasında oturuyordum, sırtım göğsüne yaslıydı. sıcak nefeslerinin ritmini yakından takip edebiliyor, kalp atışlarını tenimde hissediyordum. kollarını belime dolamıştın, ince parmakların karnımda hafif daireler çizerek tişörtümün üzerinden belimi okşuyordu.

geçmiş kendini tekrar etti.

bu nedenle kalbim daha derine battı, çünkü beni gerçekte öpmeyeceğini biliyordum. bunu yapamazdın,

çünkü sen, o şekerli parfüm
ve çiçekli elbiseye aşıktın.

"yarın onlara ne söylemeyi planlıyorsun?" diye sordun. yutkundum. onlar hakkında düşünmek istemedim. onların suratlarını kafamda canlandırmak istemedim.

onların öfkeli suratlarını,

üzgün suratlarını,

hayal kırıklığına uğramış suratlarını...

ellerin, hoodiemin ceplerine yol aldı. tekrar yutkundum. bana ne zaman bu şekilde dokunsan, her seferinde ilkmiş gibi geliyor.

"hiçbir şey. muhtemelen onlar benimle tekrar konuşmak için hazır olana kadar bekleyeceğim." nihayet yanıtladım.

"sanırım yapılabilecek en doğru şey bu." homurdandın.

ellerin, ceplerimden ayrıldı. mimiklerim kırıştı fakat belimin iki yanından beni çimdiklemeye başladığında kıkırtılarıma engel olamadım. "çok bebeksin." kıkırdadın.

yanaklarım kızardı, kulaklarım ısındı.

"hayır değilim."

"evet, elbette öylesin. dünyadaki en şirin bebeksin." yanaklarımı nazikçe kıstırdın.

yanaklarım kızardı, kulaklarım ısındı.

"kes şunu." sızlandım.

"benim sevimli bebeğim~~" diye alay ettin. ve bedenim donakaldı. kalbim sıkıştı, dizlerim sızladı.

"b-bebeğin mi?" kekeledim.

yanaklarım kızardı, kulaklarım ısındı.

"evet, her zaman." ensemi öptün.

ve bedenim donakaldı. kalbim sıkıştı, dizlerim sızladı. ancak bu sefer yanaklarım kızarmadı, kulaklarım ısınmadı. bunun yerine sıcak kollarını terk ettim, yorgun olduğuma dair bir şeyler gevelerken çarşafın altına girdim.

çünkü bir saniyeliğine de olsa şekerli parfüm ve çiçekli elbiseyi unutmuştum.

çünkü bir saniyeliğine de olsa tüm yorumlarının platonik olduğunu unutmuştum.

çünkü bir saniyeliğine de olsa benimle flört ettiğini hissetmiştim.

ve bu sadece, beni sana
daha çok aşık etti.