seventeen

61 11 8
                                        

uyandım.
saati kontrol ettim: gecenin üçü.

odamdaydım, yatağımda uzanırken beyaz tavana baktım. oldukça sade, pürüzsüz ve sanırım... beyazdı.

bedenim uyuşuktu. uyuşuk hissediyordum.

bu noktaya nasıl geldim bilmiyorum.

çünkü bu bir rüyaydı. bana asla yazmamıştın, beni asla öpmemiştin.

parmaklarımı dudaklarıma götürdüm, uçları usulca pembelerimi yokladı; ne senin sıcaklığını, ne de senin bıraktığın bir tat hissedebildim orada.

üzücü.

ağlamak istedim, o yüzden ağladım. çığlık attım, avazım çıktığı kadar bağırmak ve sesim kısılana kadar kahrolmak istedim.

neyseki babam gece
vardiyalarında çalışıyor.

odamı bir harabeye çevirdim.
dosyalarımı dört bir yana saçtım, fotoğraf çerçevelerim parçalara ayrıldı, yatak takımım parça pinçik oldu.

bitkin bedenimi, aynı zamanda öfke nöbeti geçirmenin enerjisiyle dolup taşan bedenimi, yatağa attım. nefes alamıyordum, hıçkırıklarımda boğuluyordum. yine de durmak, kendimi dizginlemek istemedim.

bu yüzden oksijensiz kalarak canımı yakmaya başlamış ciğerlerimi zorladım.

ama sonra...

komodinin üzerinde titreyen telefonum gözüme ilişti, arayan sendin.

yanıtladım.

"on dakika sonra oradayım." göz yaşlarım duraksadı. çünkü sesin...

rahatlatıcıydı.

yatıştırıcıydı.

beni iyileştiriyordu.

soulmate 2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin