11. Şeytanla Anlaşma

20 4 0
                                    

Ruhuma fısıldayan bu korkuya bir dur demeliydim. Çünkü korkularım benim asıl felaketim olabilirdi. Yüzüğü benden alıp her şeye bir son vermesi gerekirken, neden bunu yapmıyordu anlam veremedim. Bu savaşın asıl sebebi neydi?

Gözlerimin önünde bir hesaplaşma vardı ve ben kaçmam gerekirken duyduğum sesle bunu yapmamıştım. Beni tek başına alt etmek isteyen bu karanlık düşman, karşısında duran adamlara öfke kusuyordu.

"Bana bakın, kızı bulduğunuzu konseye söylemeyeceksiniz!"

Benim bilmediğim bambaşka işler dönüyordu. Tek dertleri yüzük değildi öyleyse. Ne yapıp edip bunu öğrenmem gerektiğini düşündüm. Hala olduğum yerde duruyordum. Ve onları kendi aralarındaki savaşla baş başa bırakıp, buradan gitmek istedim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

"Şimdilik dediğin gibi olsun Wolf. Ama unutma bu iş burada bitmedi.!"

Dean'ın söylediklerine karşılık, karşısında duran adam açıkça tekrar karşıma çıkacağını vurguladı. Yavaş ve ağır adımlarla ilerlerken kolumda hissettiğim bir el ile yakalandığımı anladım. Karşıma dikildiğinde bakışlarımı kaldırıp, karanlığın elli tonuyla göz göze geldim. İnsani bir duygudan iz yoktu yüzünde. Rüzgârın savurmasıyla burnuma odunsu ve dumanlı bir koku geldi. Erkeksi bir kokuydu. Kendime gelip, kolumu ellerinden kurtardığımda bağırmaya başladım. Zaten sinirlerim bir hayli bozuktu, bir de bunlar çıkmıştı başıma.

"Bana bak seni psikopat... Ne bu yüzüğü benden alabilirsin ne de planladığın başka bir şeyi. Az önce bana iyilik yapmadığının farkındayım. Tam tersi onları iyice bana düşman ettin.!"

Dudakları alayla kıvrıldığında gözleri de istemsizce kısıldı. Göz kenarındaki kırışıklıklar ortaya çıkmıştı. Kalın dudakları aralandığında bakışlarım oraya kaydı. O da dudaklarıma bakıyordu. Kendimi toparlayıp bakışlarımı etrafa kaydırdım.

"Asıl sen bana bak Gece." İlk defa adımı söylemişti. Dikkatim tekrar ona kaydığında konuşmasına devam etti.

"Şu an seni burada öldürebilirim ama bana lazım olacaksın. Belki seninle karlı bir anlaşma yapabiliriz."

Öldürmek kelimesi içimi ürpertse de bunu ona belli etmemiştim. Tek kaşım havada meydan okuyordum bu adama. Boş bir sokakta, kâbuslarımdaki adamla, karanlığın gölgesi altında birbirimize meydan okuyorduk.

"Şeytanla masaya oturmamı istiyorsun yani?"

Normal bir insan olmuş olsa benimle flörtleştiğini zannedebilirdim ama bu adam benimle alay ediyordu. Şeytan demiş olmam onda bir etki yaratmamıştı çünkü zaten bir şeytan olduğunun farkındaydı.

Bana doğru iyice yaklaşıp aramızdaki mesafeyi oldukça kapattı. Fısıldadığında sıcak nefesi yüzüme temas etti ve yutkunmama sebep oldu.

"Şeytanla cehenneme girmeni istiyorum."

Sanki tüm sözcükler hafızamdan uçup gitti ve bana koca bir sessizlik bahşetti. Kısa bir sessizlik sonrası kendini geri çektiğinde motoruna doğru ilerledi. Olduğum yerde ne yapmaya çalıştığını düşünüp arkasından seslendim.

"Sana yardım edersem peşimi ve yüzüğü bırakacak mısın?"

Kaskını takıp, motoruna bindiğinde ayağı pedaldaydı ve her an gitmek üzereydi. Sesini son kez duyurup "yeniden görüşeceğiz," dedi ve karanlığa karışıp uzaklaştı. Arkasından birkaç saniye bakıp az önce olanları anlamaya çalıştım fakat buna evde devam etsem daha iyi olacaktı. Çünkü şu anda burada güvende değildim.

Kendimi eve attığımda sıcak bir kahve yapıp, koltuğa oturdum. Amy, bu gece nöbetteydi ve ben evde tektim. Telefonumu alıp, rehberden Esila'yı bulup görüntülü aradım. Çatlak kuzenim telefonu açtığında odasında uzanıyordu. Onu tek yakalamış olmama sevinmiştim.

MÂSİVÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin