Yine ben yine bölüm😌
Uzatmadan bölüme geçeceğim. Bölümü oylamayı ve bol bol yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim çiçeklerim😊🌼💕
Yazım hatalarım için kusura bakmayın, uzun süredir bölümleri telefondan yazmak zorunda kalıyorum🤧
Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur. Hepinize keyifli okumalar dilerim😊💕
...💜💜...
Ayda'dan
Elimde fırından aldığım poğça ve açma poşetleriyle uzanıp kapının ziline bastım.
Kısa süre içerisinde açılan kapıyla karşımda pijamalarıyla Seğmen belirmişti.
Beni görür görmez kendine çeki düzen verip dikleşmişti.
"Oo yengecim ama Ayda olan, hoş geldin"Ayakkabılarımı çıkardığım sırada "hoş buldum canım, kaykıl bakayım azıcık"
Onu hafifçe iterleyerek içeriye girdiğimde, kapıyı kapatarak arkamdan ilerlemeye başlamıştı.
Salondan geçip mutfağa gireceğim sırada gördüğüm görüntüyle duraksadım.
"Kahvaltıda lahmacun mu, gerçekten mi?"
Bir masadaki lahmacunlara, bir de etrafın dağılmış haline bakarak başımı iki yana doğru sallamaya başladım.
"Kahvaltıda lahmacun yemenin nesi varmış?"
Sorusunu es geçerek "lahmacun tabi ki de candır ama senin iyileşmek için lahmacundan çok sağlam bir kahvaltıya ihtiyacın var, o yüzden şu an bunu görmezden geleceğim ve sende o lahmacunlarla beraber salonu toplayacaksın" diye açıkladım.
"Bu saatte geleceğini bilseydim daha sonra alırdım"
Arkamdan söylenmelerine karşılık mutfağa girerek "hadi! Ben kahvaltıyı hazırlayana kadar salonun işi bitmiş olsun!" diye seslendim salona doğru.
Bir iki bir şey söylense de duymamış, açıkçası fazla da umursamamıştım.
Elimdeki poşetleri tezgaha bırakıp geniş bir servis tabağı aramaya koyuldum. Bir yandan da Seğmen için çaydanlığa çay suyu koymuştum.
Fazla büyük olmayan mutfakta kısa bir arayışın ardından bulduğum geniş tabağı çıkararak poğçaları ve açmaları bölerek yerleştirmeye başladım.
İşim bittiğinde buzdalabını açarak elime geçen domates ve salatalıklardan bir kaç tanesini çıkarmış ve bir güzel yıkayarak dilimlemeye başlamıştım.
Ortaya bir şey yapasım yoktu o yüzden buzdalabındaki kahvaltılıklardan çıkarıp mutfak masasına güzelce servis yapmaya koyuldum.
Masa tamamen hazır olduğunda Seğmen'in çayını doldurarak seslenmeye başladım. "Kahvaltı hazır Seocum!"
Kısa süre içerisinde duyulan adım seslerinin ardından Seğmen mutfağa girdi. "Seo ne ya?"
Anladığını bilmeme rağmen sandalyeme oturarak "Seğmen'in kısaltılmışı" diye açıkladım.
Karşımdaki sandalyede yerini alırken "Allah Allah" dedi inanamayan bir tavırla.
Elime altığım çatalla salatalık alarak ağzıma attım. "Ya işte öyle Seğmencim"
Yalandan bir şekilde göz devirerek masaya döndü. "Ellerine sağlık yengecim de, sanki anlaşmamız böyle değildi"
Sesindeki memnuniyete zıt bir şekilde tek kaşını sorgularcasına kaldırıp domateslerden birini ağzına attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komutan'ın Küçük Kızı | Yarı Texting
Roman pour AdolescentsBabası ve abisi asker olan 23 yaşında bir kız düşünün. 18 yaşında elektrik çarpması sonucu kızın bedeni büyümeyi bırakıyor. Anka timini stalklayan Ayda Ekim, üsteğmen Buğra Coşkun tarafından fark edilince kendini istemsizce Anka timinin hayatına da...