BÖLÜM 23 ɸ yardan yara olmaz

87 7 0
                                    

BÖLÜM 23 ɸ yardan yara olmaz

            Okyanus, kalp kırıklığı ile uyuyup kaldığı koltuktan kapının gürültülü bir şekilde çalınmasıyla açtı gözlerini. Uyku mahmuru haliyle bir yandan gözlerini ovalarken salondaki koltukta yattığından tutulan belini ovalayarak doğruldu, ayağa kalktı. Bir an için nerede olduğunu çıkaramasa da aklına Sancak'ın geçirdiği öfke krizi ve ani çıkışı geldiğinde onun gerçekten de peşinden gelmemiş olmasına içerledi. Daha birkaç saat önce onu kollarında bir bebekmiş gibi sarmalarken ne olmuştu da Bulut'un evini basıp Durukan'ı dövmüştü aklı ermiyordu bir türlü. Tam kalbini ona açtı derken Sancak'ın onu ezip geçmesi yürek acısıydı. Üstelik peşinden bile gelmemiş, Okyanus onunla konuşmak için saatlerce salonda beklemişti. Beklerken için için ağlamış ve o şekilde koltuğun bir köşesine kıvrılıp kalmıştı. Gürültüyle çalan kapıya doğru gitmeden evvel telefonunu çıkarıp saati kontrol etti. Saat gece yarısından sonra ikiyi gösterirken dışarısı hala gündüzmüş gibi aydınlık ve koruma kaynıyordu. Kimdi ki gelen?

            "...dönmek hataydı. Onu aynı bulmayacağımı bilerek geldim!" diyen kişi bir ihtimal Sancak olabilir miydi? Okyanus sesi çıkaramadı. Sancak diye düşündü ancak kelimelerin telaffuzunda doğru olmayan bir şeyler vardı. Büyük bir patırtı işitti, ardından gelen çokça küfür. Sonrasında birileri ona seslendi.

            "Okyanus aç kapıyı, şu manyağı al yakamızdan."

            Okyanus kilidi çevirdiğinde eşiğe yaslanmış nefes nefese kalan bir adet Kusay Sert gördü. Bir de verandanın çatısını oluşturan ahşap kolonlardan birine tırmanmakta olan bir gölge. Ondan daha iri bir başkası, gölgeyi aşağı çekmeye çalışıyordu.

            "Kusay, burada ne işin var?"

            Kusay, Okyanus'un ellerine yapışıp dizlerinin üzerine çöktü. Yüzünde acınası bir ifade vardı, sesi ağlamaklıydı. "Sana yalvarıyorum bidiyi al başımızdan. Bunca yıl sonra neden asla sarhoş olmadığını anladım, bu başka bir şeye dönüştü."

            Okyanus, başını kaldırıp bakışlarını biraz ilerisindeki gölgelere çevirdi tekrar. Verandanın çatısını destekleyen ahşap kolonların gölgelerinin düştüğü yerdeki karaltılardan birinin Taylan olduğunu seçti. Diğeri Sancak olabilir miydi?

            "Ona ne oldu?"

            Kalbi endişeyle kasılırken birkaç adım atacak gibi oldu ancak ayakları eşiğe mıhlanmış gibiydi. Onun bu halini fark eden Kusay hemen ayaklanıp cesaretlendirmek için onu çekeledi. "Bunu anlattığım için büyük ihtimalle ağzıma edecek ama bilmen gerek, Okyanus. Sancak senin yüzünden bu halde."

            "Ne?" Okyanus hiçbir şey anlamamıştı. Kapıya dayanan ve ilkel bir primat gibi davranan Sancak'tı, kalbi kırılan ve hırpalanansa Okyanus. Nasıl onun yüzünden bu hale düşebilirdi ki?

            "Ne kadar inat olduğunu biliyorum," diye atıldı Kusay onu biraz daha çekiştirirken. "Ama sen onun yanından kaçıp gidince Sancak'ın gözü döndü. Onu sırtından bıçakladığını düşündü. Seni gerçekten önemsiyor Okyanus."

            Okyanus, kolunu Kusay'dan kurtardı ve adamın onu ilerletme çabalarına karşı geldi. "Dur biraz," dedi kaşları çatılırken. Kusay'ın söyledikleri ilgisini çekmişti. "Her neyden bahsediyorsan baştan al. Her şeyi duymak istiyorum."

            Sonrasındaki dakikalarda Kusay Sert, kapı eşiğinde Okyanus'a tüm detayları bazı noktalardan sakınarak aktarırken Taylan sövgü sözcükleri eşliğinde Sancak'ı zapt etmeye çalışmakla geçirmişti. En başından olmasa da Kusay ona kısaca online-konferanstan ve Asım Kale'nin acımasız bir şekilde onun rezidanstan tüyüşünü Sancak'ın yüzüne vuruşundan bahsetmişti. Üstü kapalı bir şekilde Sancak'ın ona gerçekten değer verdiğini ve sadece Mihmanlar tarafından bahşedilen bir vazife olarak görmediğini çıtlatmış, akşam aralarında her ne geçtiyse Sancak'ın bu durum ve sonuçlarının derin üzüntüsü içerisinde olduğunu dile getirmişti Kusay.

ISIRIK SERİSİ ||EMANET||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin