BÖLÜM 2 ɸ planlar, hesaplamalar, gerçekler

378 22 4
                                    

BÖLÜM 2 ɸ planlar, hesaplamalar, gerçekler

Yorgun görünüyordu, hayır, uykulu. Yine de bana olan bakışlarında kıpırdayan bir şeyler gördüğüme yemin edebilirdim. "Biran vardır umarım," Yüzüme eğreti bir gülümseme oturttum ve yanından geçip eşiği geçerken göğsünün ortasına iki kere vurdum. Onu ardımda bırakırken 'hıh'ladığını işittim.

"Sana alkol içeren herhangi bir şey vereceğimi düşündüren ne?"

Düzenli ve ahşap ağırlıklı dizayn edilen salona ulaştığımda eli omzuma vardı. Omzumun üstünden yüzüne baktım. "Okyanus," yine aynı şeyi hissettim. "Gecenin bu saati neden evimdesin. Üstelik bu halde." Hoşnutsuzluğunu çatık kaşlarından ve gerilen yüz hatlarından gayet belli ediyordu. Bu hususta bir sorun yaşadığı yoktu.

"Dahası isteseydin Durukan seni bana getirirdi. Daha makul bir saatte."

Sancak ismimi her dillendirdiğinde aynı elektrik akımının beni çarpması normal miydi? Beni o ana götürmesi, bana onu hatırlatması... Beni haddinden fazla etkilediğini belli etmemek adına boğazımı temizleyip omuz silktim. Benimle olan temasını kesti. Benden bir cevap beklerken tembel adımlarla cam olan dış cephenin önüne çekilen tekli koltuğa kuruldum, bacaklarımı çaprazladım.

"Evlenince de burada mı oturacağız?"

Beklemediğim bir şekilde dudakları kıvrıldı. Üstündeki ceketi gelişi güzel çıkarıp koltuklardan birine bıraktı. Kendi de oturdu.

"Yapmak istediğin şey bu mu? Sınırlarını ne kadar zorlayacağımı test etmek, ha?"

Düşündüğüm şeyi kastediyor olamazdı, değil mi? "Ne demek istiyorsun, açıkla!"

Parlak mavi gözleri üstümde dolaştı. "Rezidansları sevmiyorsun, toplu yaşam komplekslerinin hiçbir türünü. Yeterince mahremiyet sağlamıyorlar, değil mi?" Yok artık! "Bu sorumun cevabı olmadı sanki."

"Gerçekten gecenin ikisinde benim dairemde yaşayıp yaşamayacağımızı konuşmaya gelmedin buraya. İstediğin güçlü bir etki yaratmak mıydı? Seni daha dikkatli bir şekilde dinlemem için miydi? Buna hiç gerek yoktu, Okyanus. Ben seni daima önemseyerek dinlerim."

Oturduğu yerden zarif sayılabilecek bir şekilde kalktı. Koltuğun önünde diz çöktü. Birbirine kenetlediğimi bilmediğim ellerimi avuçlarının arasına aldı. Berelenen ellerime bakarken yüzü buruştu. "Kendine bunu yapacak kadar gözünü karartıp kapıma dayanabiliyorsun," O ellerime bakarken ben de dikkatli bir şekilde ona bakıyordum. Sert görünüşünün altındaki yumuşacık kalbi hiç değişmemişti. Tıpkı o zamanki gibi yaralarıma üfledi. Bu kez ağlamıyordum ama, en azından göz yaşları yüzüme akmıyordu. Yanaklarına düşen uzun kirpiklerinin çevrelediği mavi irisleri bir anda bana çevrelendiğinde bakışlarımı kaçırmak istediysem de yapamadım. Göz bebeklerinin etrafını çevreleyen aşina beyaz çizgilere baktım. "Yine de söze girecek kadar cesur davranamıyorsun."

"Hiçbir zaman cesur olmak istemedim. İstediğim şey özgür olmaktı. Dönüştüğüm şeye beni siz zorladınız."

Bakışları o kadar yoğundu ki bir an için o günü hatırlamasını diledim. Beni en başında cesaretlendiren küçük Sancak'ı hatırlasın ve belki beni yine bu kargaşadan kurtarsın istedim. Beyhude bir istekti. Kimsenin, buna o da dahil, beni kurtarma isteği yoktu. Ben de istemiyordum artık. Ben kendime yeterdim, kendimi korurdum, kendime bakardım.

"Geceleri evden kaçıp ölüm yarışlarına gitmeni teşvik edecek bir şey yaptığımı hatırlamıyorum." Sesi alaycıydı. Ayağa kalkmadan önce ellerimi yavaşça bıraktı. Hoşnutsuzluğunu daha da belli ederek üstüme baktı. "Her tarafın pislik içinde," kınayan sesi küçük bir çocuğu azarlar gibiydi. "Banyoya geçip temizlen, sana temiz kıyafetler getireceğim. Sonra yaralarına bakalım."

ISIRIK SERİSİ ||EMANET||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin