BÖLÜM 5 ɸ brielle martin

117 11 10
                                    

Bölüm 5 ɸ brielle martin

Aramıza ölüm girdi ve biz bir daha aynı kalamadık.

Sancak'la olan son baş başa görüşmemin üzerinden günler geçmişti. Aklımda yeterince sorun yokmuş gibi bir yanım onun unutamadığı ve bir zamanlar sevdiği kızı düşünmeden edemiyordu. Gün içerisinde okul, Bulut ve Berfu'nun düğün hazırlıkları beni yeterince meşgul ettiği için cevaplaması benim için zor olan sorular gecemi basıyor uykuyu zehrediyordu.

Yorgundum. Fiziksel yorgunlukla baş edebilirdim ancak mental olarak neredeyse bitkindim. Hayatımda kontrol edemediğim o kadar çok belirsizlik vardı ki kendimi bir kukla gibi hissetmekten alıkoyamıyordum.

Bir yanda Bulut vardı. Bana mı öyle geliyordu kafamda mı kuruyordum bilmiyordum ancak Sancak tabiri caizse okulu bastığından bu yana bana karşı soğuk davranıyor gibi geliyordu. Hayatımdaki yeri o denli doldurulamazdı ki Bulut'un da benden vazgeçebilir olması gibi bir paranoya edinmiştim.

Sancak ise tam bir muammaydı. İkili bir şekilde görüşme ya da konuşma fırsatımız olmamıştı. Bir yanım eğer bunu gerçekten isteseydi onun bir yolunu mutlaka bulup bana geleceğini vesvese ediyordu. Diğer yandan onu gözlemlediğim kadarıyla benim Sancak hakkında bildiğim hiçbir şey yoktu. Birlikte büyüdüklerini düşündüğüm ve derin bir bağ kurduklarına inandığım Taylan ve özellikle Kusay'a karşı tahammülsüz ve kabaydı. İnsanları sonuna kadar dinlemiyor hatta ilgisini çekmeyen bir konu mevzu bahis ise onların varlıklarını direkt yok sayıyordu. Sabırsız ve inatçıydı, kaybetmeye tahammülü yoktu. Bu bana vadettiği bekleme sözünü tutup tutamayacağına dair endişe tohumları ekmeye kafiydi.

Diğer yandan Berfu, gebeliği ve ufak çaplı planlanan nikah töreni vardı. Elbette Mehtap yengenin standartlarına göre ufak çaplıydı. Yakın dostları ve nispeten samimi oldukları iş insanlarını davet etmemek Buğra amca için de bir seçenek değildi. Bu esnada fiziksel olarak Berfu'ya destek olmaya çalıştım. En azından kontrollerine ve birkaç gebeler için jimnastik dersine onunla birlikte gittim. Onu gördükçe düşünmeden edemedim. Bunu Sancak'a söylemek daha kolay geldi gözüme. Bir aile istiyordum. Ama hamile olmak hakkında bildiğim şeyler bile beni ürkütüyordu. Özellikle işler ciddileştikçe ve Sancak'ın olan her şeyin yanında benden bir beklentisinin olduğunu bilmek durumu daha rahat ettirmiyordu.

Her şeyden önce aşk istiyordum. Hayatımdaki duygu kuraklığını ıslatacak, beni sularıyla yıkayacak, deyim yerindeyse beni yeniden doğuracak bir başlangıç olmalıydı. İçinde bulunduğum aileyi seçemediğim gibi bunu da seçemiyordum.

Aklımı kurcalayan diğer bir nokta ise Sancak'ın samimiyetiydi. Benimle evlenmeye hatta ilk başta farklı bir izlenim uyandırsa da çocuk sahibi olmaya bile olumlu bakıyordu. Ancak onun tarafından kabul gören şeyin bir evlat mı yoksa veliaht mı olduğu benim için bir gizemdi. Mirasını devretmeyi elbette ki isteyecekti. Babam bunu istemişti, Demir amca da öyle. Kaldı ki ikimizin ailesinin de yaptığı işler göz önüne alındığında bu daha fazla önem kazanmış gibi geliyordu.

Eğer Sancak gerçekten böyle düşünürse bana karşı ne kadar anlayışlı olursa olsun bu beni değersiz hissettirirdi. Değersiz hissettiğim biriyle ömrümü geçirmek istemiyordum.

"Okyanus!"

Bulut'un sesiyle sıçrarken elimdeki çanta ve telefon yeri boyladı. Bulut endişeli bir şekilde baştan aşağı beni süzerken eğildi ve eşyalarımı aldı. "Her yerde seni aradım, iyi misin?"

Başımı hafifçe salladım. Çantamı elime tutuşturdu, telefonu kontrol etti. "Eh be Oki, bir metreden kırmayı nasıl başardın bunu?"

Elinde ekranı tuzla buz olan cihaza bakarken aynı boşluğu hissetmeye devam ediyordum. "Bilmiyorum, dalmışım." Bulut cihazı üzerindeki takım elbisenin iç cebine koydu. "Bunu Durukan'a vereceğim, seni birilerine emanet edene kadar da yanımdan ayırmayacağım." Kolunu bana uzattı ve ona sarıldım. "Ayrıca söylemem lazım, göz kamaştırıcısın!" Dudaklarım kıvrıldı. Üstümdeki fuşya rengindeki askılı saten elbisenin eteklerindeki hayali tozları süpürdüm elimle. Giydiğim topuklularla Bulut'un boyuna gelmiş hatta bir iki santim de olsa onu geçmiştim. "Yalnızca merak ediyorum, bu boya bu kadar topuklu giymen gerekli miydi?"

ISIRIK SERİSİ ||EMANET||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin