BÖLÜM 25 ɸ sabah şekeri

71 8 0
                                    

BÖLÜM 25 ɸ sabah şekeri

Atölyede sabahladığı iki gecenin ardından Sancak'ın bulut yatağı tam anlamıyla bir nimetti. Uzun ve gevşetici bir spa ile bedeninin en yakın zamanda şımartacağını aklına not ederken gözü nadir bir şekilde yemek falan görmemiş ve rezidansa girdiği gibi kendini yatağa bırakmayı hak görmüştü.

Projesi hala yarımdı, banyo döşemesinde kullanılacak karolar için verdiği siparişte sorun çıkmıştı ve yeme bozukluğu ortaya çıktığından bu yana aldığı iki kilo nedeniyle provada gelinliği halihazırda üzerine tam otururken dar gelmiş peşine Sare Dağlı ile minik çaplı bir tartışma yaşamıştı. Ona yenge olup kol kanat geren Sare'yi gerçekten seviyordu, ancak kayınvalide olarak Sare Dağlı tam anlamıyla bir baş ağrısıydı. Ona tahammül edebilmesinin tek oluru Sancak'tı ki o da binlerce kilometre ötede okyanus aşırı diyarlardan etki edemiyordu.

Gecenin bir vakti boğazında hissettiği kurulukla uyanır gibi olduğunda onu asıl kaldıran şeyin bu olmadığını anlamasıysa kısa sürdü. Zira kulağının altında güçlü bir şekilde atan kalp ve onu çevreleyen kolların yarattığı sıcaklık kırk dereceyi zorlayan hava için bile fazlaydı. Yine de önemi yoktu. Sancak dönmüştü.

Lub-dub! Lub-dub! Lub-dub!

Gerçekten orada mı yoksa onu rüyasında gördüğü çoğu sefer gibi bu da bir yanılsama mı diye daha dikkatli baktı yüzüne. Dirseğinin tekinden destek alıp kendini hafifçe kaldırdığında bacaklarının onun bacaklarına dolandığını ve yarı yarıya Sancak'ın üstünde uyuduğunu fark etti. Sancak'ın kolları bedenini aşağı doğru çekerken adamın uyku sersemi bir şekilde uzanıp saçlarına dudaklarını bastırışını şaşkın bir halde izledi.

"Döndün," diye fısıldadı sessiz nidasını.

Elleri gerçek mi diye yüzüne uzandığında Sancak başını çevirip parmaklarını öptü bu kez.

"Uyumama izin vermeyeceksen uykusuz kalmaya hazırlan," Sancak her ne kadar tehdit etmiş olsa da sesi kışkırtıcıydı ve yorgunlukla uykunun getirdiği bir boğukluğu vardı.

"Geleceğini neden söylemedin?" Okyanus sesini duyduğunda kaşlarını çattı. Bu kadar çatallı çıkmasını beklemiyordu, boğazı gerçekten kurumuştu.

Sancak ona sardığı kollarından birini çekerek bedenini hafifçe yataktan kaldırdı. Kendi tarafındaki komodinin üzerindeki büyük, su dolu bardağı alıp Okyanus'a uzattı. Loş oda gecenin karanlığında yeteri kadar aydınlanmazken ona suyunu içirdi. Okyanus'un susuzluğu dindiğinde uzanıp yarı yarıya boşalan bardağı yerine bıraktı. Bu kez yatakta yan döndü, bedenleri birbirine dolandı.

"Çok yormuşsun kendini."

O, Sancak'ın yüzünü belli belirsiz seçerken adamın onun ruhunu görüyor gibi hissedişi normal miydi? "Adamların yetiştirdi değil mi?" diye homurdandı. Ardından "Onların yerine sen olsaydın bu kadar yorulmama gerek olmazdı," diye ekledi nazlı nazlı. "Hmm," Sancak uzanıp dudaklarını alnına bastırdı önce. Sonra hafifçe şakaklarından aşağı indi, yanakları, çenesi ve dudakları başta olmak üzere minik minik pek çok öpücük bıraktı yüzüne.

"Yanında olmayı çok istedim," dedi henüz çok uzaklaşmadan. "Özellikle kadın doğum kontrolünde, randevun nasıl geçti?"

Okyanus'un eli gayri ihtiyari sol pazısına gitti. "Bir sorun yok, muayene ve test sonuçlarım normal geldi. Bu stickler çalışırsa regl olmayacağım ve aylık döngüm olmadığı için gebelik de olmayacak."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ISIRIK SERİSİ ||EMANET||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin