Minho arkamdaki yatağa bedenimi ilerletirken boynumu emiyordu. Bense ona küçük inlemeler sunuyordum
Üzerime tamamen çıktığında ellerim gömleğinin düğmelerine gitti. Hepsini tek tek açarken dudaklarıma yaklaşıp beklemeden dilini ağzımın içine gönderdi.
"Uzun sürecek gibi he ne dersin?"
"Hmm belki"
Atlıyorum üzgünüm 🥲
"Tanrım şuraya bak Jisung her yer menilerinle kaplanmış. Kaç kere boşaldığını bile sayamadım"
"Senin yüzünden bu kadar iyi olmak zorunda mısın?"
İkimizde yorgun bir biçimde yatakta yatıyorduk. Ona sarılıp kokusunu iyice içime çektiğimden emin oluyordum.
Jisung benim için tamamen bir mucizeydi o gün o elemede onunla tanışma cesareti edinmeseydim buralara kadar gelemezdim.
"Giyinip çıkalım bizi merak etmesinler"
"Peki sevgilim"
Bir kaç mendil ve peçete yardımıyla temizlendikten sonra giyindik. Çok rahat değildik hâlâ birazcık ıslak olduğumuz için ama yine de mecburduk.
Giyinip çıktık. Tam zamanında ki menajerler de bizi arıyormuş. Yanlarına varınca kalan şeyler hakkında konuştuk.
"MV çekimlerine yarın başlayalım, ne dersiniz vay Lee ve Han"
"Ben olur derim"
"Jisung ne diyorsa bende onu diyorum olur"
"Güzel, o zaman saatler akşam 7'yi gösterdiğinde, konsepte uygun olacak şekilde sahil kenarında gün batımı ve akşamı kapsayacak şekilde bir ortam hazır olacak"
"Klipte, bazı yerlerde bir arada, bazı yerlerde ayrı ayrı görüneceksiniz. Birlikte olduğunuz kısımlar solo kısımlarınızdan biraz daha fazla. Ayrıca şarkı ritmine bakılırsa bir kaç yere de dans ekleseniz iyi olacak. O kısımları de sizin istediğinize bağlı olacak. Neyseki şirketimiz YG kaliteli MV'ler var"
"Neyseki bizim şirketimiz de JYP mükemmell danslarla göz önündeyiz"
Diyerek Jisung'un menajeri ile kavgaya tutuştum.
"Tanrı şahidim arada Jisung olmasa elimde kalmıştın"
"İdol olmasan... Neyse ceza almak istemiyorum"
"Minho! Sungyu! Kesin artık şunu yeter!"
"Kusura bakma sevgilim ama senin bu menajerinden hiç haz etmiyorum"
"Jisung, sevgilin olacak adama bişey der misin rica etsem"
"Lütfen kesin şu kavgayı"
"Sevgilim istedi diye susuyorum Sungyu haberin olsun"
"Tch, neyse"
"Gidelim Junghyun, görüşürüz sevgilim"
"Görüşürüz Minho, teşekkür ederim"
"Ne için bir tanem?"
"Gece için"
Kulağıma yaklaşarak söylediği şeyle içim titredi. Yemin ederim son anda kalkmaktan yırttı. Menajerim Junghyun'u da alıp şirketten çıktık.
Ertesi sabah olduğunda ise ilk işim spor yapmak oldu. Uzun bir spordan sonra kendimi yenilenmiş gibi hissettim. Kahvaltı, hazırlık falan derken öğlen oldu.
Dans pratikleri, dans coverları ve bir iki şarkı coverından sonra da akşam 5'i ettim. Gün içinde Jisung ile çok az konuşmuştuk.
İşi vardı tabiki, benimde işim olduğu gibi. Yoksa başka bir şey asla düşünmezdim. Tanışmamız mükemmel bir tesadüftü bu yüzden bunu sürekli dile getirir olmuştum.
Hatta menajerim bile benden bıkma durumuna gelmişti. Biliyorum çok fazla Jisung kelimesini kullanıyorum ama yine de çenemi kapalı tutup bunu sürprize bıraksam iyi olacaktı.
MV yayımlandıktan sonra ilişkimizi açıklayacaktık. Jisung hâlâ bu konuya soğuk baksa da ben yine de bunu yapmak istiyordum.
Herkesin nasıl bir mücevhere sahip olduğumu ve tamamen bana ait olduğunu bilmesini istiyordum. Jisung'un dm kutusuna gelen mesajlardan bunalmıştım.
Eminim ki o da aynı şeyi benim dm kutum için düşünüyordu. Neyseki MVde yakınlaşma sahnelerini akıl etmiştim.
Saat 6 da sahildeydik. Çekim ekibi neredeyse hazırdı. Gözüm Jisung'u aradı. Menajerini gördüm ama onu göremedim.
"Şşt baksana bi"
"Ne var?"
"Ne var mı? Düzgün konuş"
"Buyrun Bay Lee ne istediniz?"
Dedi göz devirerek. İçimdeki şeytan diyor ki yapış yakasına oy gözlerini tuz ruhu içir denize yolla.
"Jisung nerede?"
"Lavaboyu kullanmak istedi, birazdan gelir'
"Lavabo ne tarafta"
"Atıştırmalık kamyonlarının biraz ilerisinde"
"Teşekkür ederim"
Dedim samimiyetsizce. Anlasın bir zahmet ona samimi olmadığımı her neyse. Taşınır tuvalet kabinine doğru ilerledim.
Jisung tam çıkarken denk geldik. İçimden mükemmel bir zamanlama olduğunu geçirdim.
"Ah, gelmişsin saat kaç?"
"6:30"
"Tanrım yarım saat kalmış"
"Jisung neden bu kadar şaşırdın"
"A-a şey... Bir an"
"Bebeğim ne zamandan beri içerdesin?"
"E- şey 1 saat?"
"Ne yapıyordun peki?"
"Ben?... Ben şey yapıyordum ne yapıyordum. Ya Minho uzun sürdü işte"
"Jisung"
"Efendim"
"Sana ne yapıyordun dedim"
"Ya gitsek mi?"
Kolundan tutarak orta boydaki kabine geri soktum. Duvara yaslayarak yakalarını sıktım.
"Jisung bana doğruyu söyle, siktiğimin tuvaletinde ne boklar yiyordun?"
"Minho ben..."
"Konuş"
"..."
"Konuş dedim Jisung"
"Özür dilerim"
İçime bir korku düşmüştü. Ya aldatırsa? Ama yapmaz ki o.
"Ne için özür diliyorsun Jisung, aldattın mı yoksa?"
"N-Ne h-hayır Minho bunu sana asla yapmam"
"YA NE YAPTIN JİSUNG NE!"
Sesim sanırım biraz fazla çıktı. Gözleri doluyordu ağlamak üzereydi.
"Hey, hey Jisung meleğim özür dilerim o kadar yüksek sesle konuşmak istemedim"
Ağlamaya başlayınca yakalarını bırakıp sarıldım. Saçlarını okşuyordum. Yemin ederim isteyerek olmadı. Sadece korktum.
"Minho..."
"Güzelim"
"Minho ben..."
"Ne?!"
Devam edecekk
Oha en son 30 Martta bölüm atmışım sonra hikâyeyi tamamen unutmuşum 😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İdolün İdolü | MİNSUNG ✓
FanfictionFarklı şirketlerin idolleri olan Han Jisung ve Lee Minho çıkış yaptıklarından beri kavgalıdır. Nedeni ise debut zamanlarında aynı şirkette stajyer olup, birlikte başaracağını düşündükleri zaman ikisine de farklı olaylar anlatılarak birbirine düşürül...