9. Bölüme kadar gelmiş bulunmaktayız.
Açıkçası hikayenin can alıcı yerlerine gelmek için sabırsızlanıyorum ama her şeyin bir zamanı var.
Neyse bölüme sevdiğim bir şarkıyı bırakıyorum.
Furkan Karaca - Sonsuzun Ortası
#####
Karan Efe Asilkan
İnsan duygularını anlayabilir miydi? Ben kendi duygularıma anlam veremiyordum. Çünkü kafam çok karışıktı.
Neden böyleydi ki? Önceden hiç böyle olmamıştı?
Önceden derken Asena gelene kadar. Çünkü şu anda zihnimdeki düşüncelerimden çoğu ona aitti. Bendeki yeri çok önemliydi, peki bu ne zamandan beri böyleydi?
Karargahta yürüyordum. Albay ile konuşmam gereken bir mevzu vardı. Onun odasına doğru ilerliyordum.
Odanın tam önüne geldiğimde kapı aralıktı. Tam kapıyı çalacakken odadan gelen tanıdık sesle duraksadım.
"Baba, onu bulacak mıyız? " Ses Asena'ya aitti. Tedirgin ama aynı zamanda güçlü çıkmıştı sesi.
Albay bir an duraksadı, sesi gelmedi ama sonra konuşmaya başladı. "O iti yerin 7 kat dibine girse de bulurum bitanem, sen hiç merak etme. " Dedi Albay. Kızını çok sevdiği belli oluyordu. Peki Asena ile Yılmaz ne alakaydı?
"Kızım onu yıllar sonra gördüğünde ne hissedeceksin? Öz baban olduğu için içinde bir an olsun merhamet olacak mı? "
Bu sefer ben duraksadım. Yılmaz Asena'nın babası mıydı? Nasıl böyle bir şey oluyordu? Yılmaz gibi bir itin çocuğu nasıl Asena gibi zarif, asıl biri olabilirdi? Aklım cidden almıyordu. Albay Asena'nın öz babası değil miydi?"Benim ona karşı hissedeceğim tek his, nefret ve intikam hırsı. İçimde ona karşı o kadar büyük bir nefret var ki, hayatımda hiçbir canlıyı bu kadar öldürmek istemedim. "
Asena güçlüydü. Gerçekten çok güçlü bir kadındı. Onun Yılmaz'a karşı herkesten farklı bir nefreti vardı. Yılmaz Asena'ya ne yapmıştı da ondan bu kadar nefret ediyordu? Bir insan öz babasından nasıl bu kadar nefret edebilirdi? Tamam, Yılmaz bir vatan hainiydi ama biz hain olduğunu öğrenmeden önce de Asena ona karşı fazla nefret doluydu.
"Kızım, benim birtanem. Kendine çok dikkat et olur mu? Sana bir şey olursa beni hayatta tutacak hiçbir şey kalmaz. Olur mu kızım? " Dedi Albay. İkisinin arasındaki bağ çok kıvvetliydi. Birbirlerinin yaşama sebebi gibiydiler.
"Baba o nasıl söz öyle! Benim gibi mükemmel birine ne olabilir en fazla Allah aşkına! " Diye sitem etti Asena. Her canı yandığında olayları şakaya vuruyordu. Bu onun doğasında vardı.
Kendi acısını da kederini de içine saklıyor gibiydi.
İkisi birbirlerine sarıldılar. Kapı aralığında onları dinlediğim belli olmasın diye hemen oradan ayrıldım. Ama hala duyduklarımın etkisindeydim. Asena'nın ne derdi vardı?
Ona geçmişini sorduğumda hemen agresifleşiyordu. Geçmişinde çok şey saklıydı. Bazen bunları içinde tutmak ona çok ağır geliyordu. Bunu hissediyordum.
Sırf acı çektiği belli olmasın diye gülümsüyordu. İnsan acı çektiği kadar gülümsermiş.
Asena çok gülümsüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kabuk Bağlamış Yaralar
ChickLitKüçükken çok yara almıştım. Hem de en yakınlarımdan. Çok küçük yaşta tatmıştım sevgisizliği, acıyı. Çok üzülmüştüm. Çok üzmüşlerdi. Ama artık bana acı veren o yaralar kabuk bağlamıştı. Ya da ben öyle sanıyordum. Asena Bige Yıldırım & Karan Efe Asil...