Göktuğ Furkan'ı öldürecekti.
Damarlarında kan yerine öfke akıyordu. Çocuğa yumruk atamadığı her saniye avuç içi karıncalanıyordu ancak bir öğrenciyi dersten çıkarıp dövemezdi, bu yüzden dersin bitmesini bekleyecekti.
Okula geri dönüp binaya girdi, sinirli adımları merdivenlere yönelirken karşısına çıkan Efe ile duraksadı, onun derste olduğunu sanıyordu.
Uzatmadan "Kimmiş?" dedi Efe, düz bir sesle. Göktuğ söylemek ile söylememek arasında kararsız kalsa da Efe'nin gözlerinden fışkıran öfke onu "Furkan." demeye itti. "On ikinci sınıflardaki."
Şerefsize dersini verecek herhangi bir kişinin yardımına hazırdı.
İkili hiçbir şey demeden merdivenlerden çıktı, zilin çalmasına daha yarım saat vardı.
Furkan'ın sınıfının olduğu koridorun sonuna, yangın merdivenlerine geçtiler. Herhangi birinin sorgusuna maruz kalmamak için önlem amaçlıydı bu.
"Bu iş bitince kızın çantasını götürüver." dedi Göktuğ, umursamaz çıkarmaya çalıştığı sesiyle. Bu duruma bozulmamış gibi yapmaya çalışıyordu.
Zaten kardeşinin yanına gitmek için bahane arayan Efe "Götürürüm." diye mırıldandı.
"Evi nerede biliyor musun?"
"Biliyorum." dedi umursamazca, yıllarca yaşamıştı o evde. Göktuğ içindeki öfkeye hakim olmaya çalışarak sordu, "Selin'le sen ne iş?"
"Ben de aynısını soracaktım." dedi Efe.
"Seni ilgilendirmez." dedi Göktuğ, başını çevirerek. Yanındaki çocuk birkaç hafta öncesine kadar en yakın arkadaşıydı ancak şu an dışarıdan bakan biri iki yabancı, hatta iki düşman olduklarını düşünebilirdi.
Aynı erkeği dövmek için bekleyen iki yabancı.
"Ne yapmış?" diye sordu Efe, korkuyla. Kardeşini ikinci kez öyle ağlarken görüyordu ve Furkan'la ayrılık zamanları göz önünde bulundurulduğunda, 10. sınıfta kardeşini banyoda gizlice ağlarken bulmasının da Furkan'la bir alakası olduğunu düşünüyordu.
"Git, odanda ağla. Duşa gireceğim."
Furkan'dan sonra bir tur da kendisini dövmeliydi anlaşılan. Kardeşinin eski sevgilisine hiçbir zaman ısınamamıştı, bu yüzden ayrıldıklarında da üzülmemişti.
Selin'i öyle ağlarken gördüğünde aklına gelmedi kötü bir şey olmuş olabileceği. Yalnızca ayrıldıkları için ağladığını düşündü, bilse yalnız bırakmazdı kardeşini.
Göktuğ'un cevap vermemesiyle bir kez daha ne yapmış diye sordu.
"Selin'in özel hayatını sana dökeceğimi sanıyorsan çok beklersin. Git kendisine sor, çok istiyorsan." diye tersledi onu Göktuğ.
Bir süre daha sessizlik oldu. Aralarındaki buzlar yavaşça erise de gerginlik inkar edilemezdi, bunda saatler önce tutuştukları kavganın da etkisi vardı.
"Bacaklarına bakmıyordum." dedi Efe, bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek istercesine. Göktuğ'un "Biliyorum. 3 yıl boyunca yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi, tanıyorum seni." demesini beklemiyordu.
"Oğlum madem biliyordun, ne diye bana yumruk attın amına koyayım?" diye çıkıştı Efe.
"Çünkü kıza dövecek gibi bakıyordun amına koyayım!" diye patladı Göktuğ, "Sana ne ulan kızın ne giydiğinden?"
"Haklısın." dedi Efe, üzüntüyle. "Bana ne."
Bir süre daha sustular, çok geçmeden zil çaldığında ikisi de anlaşmış gibi aynı anda ayağa kalktı. Furkan'ı merdivenlerin başında yakaladıklarında Göktuğ sanki dostlarmışçasına kolunu omzuna attı, "N'abersin Furkan, görüşemiyoruz hiç?"
Furkan alt döneminden, muhabbeti olmayan iki gencin yanında belirmesiyle irkildi. Bu dostani selamlaşmanın ciddi bir kavganın başlangıcı olduğunu anlayamayacak kadar salak değildi, ancak kavgadan kaçacak kadar korkak olduğu da söylenemezdi.
Okulun arkasındaki ara sokaklardan yürürken "İkiye bir." dedi Furkan, "Bu mu sizin adamlığınız."
"Merak etme, sırayla döveceğiz. Dinlene dinlene." dedi Efe, ardından okuldan yeterince uzaklaşmış olduklarına karar vererek bir yumruk savurdu. Furkan'dan karşılık gecikmezken Göktuğ dedikleri gibi bir köşeye çekilmiş, sırasını beklemişti.
Efe güçsüz bir adam değildi, aslına bakılırsa ikisi de basketbolcu olmalarının getirisiyle yaşlarına göre fazlasıyla yapılıydı, ki Efe zaten Furkan ile aynı yaştaydı.
Bu yüzden Furkan'ı etkisiz hale getirmesi zor olmadı, ellerini de kısıtlayacak şekilde Furkan'ın üzerine oturarak hareketlerini engellediğinde Göktuğ'dan "Bir dakika." diye bir ses yükseldi.
Efe durup olacakları beklerken Göktuğ usul adımlarla kavgalarına ara vermiş ikilinin yanına geldi. Eğilip elini Furkan'ın cebine attığında hissettiği metalle gülümsedi, telefonu çekip çıkarırken Furkan "Ne yapacaksın telefonumu?" diye bağırıyordu.
Göktuğ elindeki telefonla kenara çekilirken Efe işine devam etti. Göktuğ da Furkan'ın bağırışları eşliğinde telefondaki o uygulamaya girdi.
Hesabı hepten silerken Furkan, yüzünden akan kanlara rağmen yüzsüzlüğünden ödün vermiyordu, "Sevgilinin hesabına mı bakıyorsun?"
Dedikleri Efe'nin duraksamasına sebep oldu, "Ne hesabı?"
Göktuğ Efe'nin sorusunu duymazdan gelerek hesabı kapattı. Galeriye, fotoğrafları silmeye girecekken duraksadı, ne diye uğraşsındı ki?
Telefon karşılarındaki duvara çarpıp tuzla buz olurken Furkan "Ne yapıyorsun?" diye çıkıştı, "Ödeyeceksin o telefonun parasını!"
"Biraz bana bıraksana." dedi Efe'ye ithafen. Oğlan daha sonra devam edebileceğini düşünerek oturduğu yerden kalktı, zaten Furkan'ın hareket edecek hali kalmamıştı.
"Gördün mü fotoğrafları?" dedi Furkan pişkin pişkin, yanına gelen Göktuğ'a.
Furkan'ın sözleri Göktuğ'un yumruğuyla bölünürken Efe az önce Göktuğ'un yaslandığı duvara dayanmış, cebinden çıkardığı sigarasını yakmış, karşısındaki görüntüyü rahat bir tavırla izlemeye başlamıştı.
Furkan kafasını çevirip ağzında biriken kanı yere tükürdü, "O sildiğin fotoğraflara bakarak neler yaptığımı tahmin bile edemezsin."
Göktuğ ve Efe duyduklarıyla afallarken Furkan bunu fırsat bilerek Göktuğ'un yüzüne bir yumruk geçirdi. Genç çocuğun dudağı patladığında Efe kendine gelmiş, Furkan'ı yere geri yapıştırmıştı.
"Ne fotoğraflarından bahsediyorsun?" dedi öfkeyle.
"Selin'in onlyfans hesabından bahsediyorum." dedi Furkan, çekinmeden.
Duydukları Efe'yi şaşırtırken Göktuğ araya girdi, "Senin kızın fotoğraflarına yaptığın shopları koyduğun hesap mı? Yoksa gizlice eteğinin altından çektiğin fotoğrafları yüklediğin hesap mı?"
Efe duyduklarını sindirmeye çalışırken yutkundu. "Ne zamandır var bu hesap?"
"10. sınıfın başlarında açılmış." dediğinde Efe gözlerini yumdu, Selin'in ağladığını gördüğü zamana denk geliyordu.
Kaldırdığı yumruğunu geri indirdi, "Basit bir dayakla sıyrılmana izin vermeyeceğim." Elindeki sigarayı çocuğun dayak yerken yukarı kaymış gömleğinin açıkta bıraktığı karnına bastırırdı. "Mahkemede görüşürüz."
Efe kalkıp okula doğru yürürken Göktuğ peşinden gidiyordu, "O da senden şikayetci olacak, biliyorsun değil mi?"
"Sikimde değil." dedi Efe, yürümeye devam ederken. Zaten kendisinin de cezasını çekmesi gerektiğini düşünüyordu. "Sen de vurdun, sen endişelenmiyor musun?"
"Sikimde değil." diyerek Efe'yi taklit ettiğinde ikisinden de alaylı bir gülüş yükseldi.
Açılmış olan araları düzelmiş gibiydi, ancak bu durum kısa sürdü. Efe "Ben Selin'in çantasını götüreyim." diyerek sınıfa çıktığında Göktuğ arkasında kalmıştı.
Eve onunla beraber yürümemek için otobüsle giden sevdiğinin, evine davet ettiği erkekle arası hiçbir zaman iyi olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gördüm
Teen FictionGöktuğ 11/A: Bugün seni gördüm Efe'nin evinden çıkıyordun Efe'nin sevgilisi var sanıyordum?