1. Bölüm - Huzur

33.5K 895 63
                                    

Merhaba!

Kısa bir aradan sonra yine beraberiz. Umarım ilk kitap gibi bu kitabı da güzel bir şekilde tamamlayabileceğiz. Kurgu hakkında fazla bilgi vermek istemediğimden sadece tekrar hoş geldiniz diyorum. 

Başlayalım!

Keyifli okumalar diliyorum. 

Multimedia | O.A.R. - Peace

۵  

Geri alamayız zamanı,

Ama eğer denersek yarını kurtarabiliriz.

۵  

Şeniyet. Gerçeklik. Hakikat.

Değişen kelimeler anlamının verdiği acıyı ne azaltıyor ne de arttırıyordu. Zümrüt oturduğu koltuktan yere bakarken gördüğü tek şey boşluktu. Ebedi bir boşluk...

Karıncalanan elleri oturduğu yatağı sıkıca kavramıştı. Yanına oturmuş, saçlarını şefkatle okşayan Yağız'a baktı ne yapacağını bilmez bir ifadeyle. Bu kadarını hak edecek ne yapmıştı?

Mağlup olan yüreğinin teslimiyet bayrağını çekmesine az kalmıştı. Muhtaç olduğu sevgiyi hissedeceği tek yere, Yağız'ın kollarına sığındı Zümrüt. Sarıldığı sert ve sıcacık bedenden yayılan bütün duyguları hissedebiliyordu. En çok da desteği, güveni...

Yağız kendisine sokulan bedeni var gücüyle sarmaladı; baba gibi, abi gibi, âşık gibi. O depoya atılıp bir hafta bekletildiği vakit tek düşündüğü Zümrüt'tü. Nasıl olduğu, neler hissettiği, neler düşündüğüydü.

Kimse kendisiyle konuşmamış, herhangi bir şey söylememişti. Yetecek ölçüde yemeği verilmişti fakat Yağız o halde ne kadar yiyebilirdi, bilmiyordu.

Bugün olanlarıysa... hiç beklemiyordu. Kafasında milyonlarca soru işareti oluşmuş, Yağız hangisinin cevabını bulmaya uğraşacağını bilememişti.

Fakat cevaplar şimdilik bekleyebilirdi.

"İyi misin?" Yavaş hareketlerle elini, genç kızın sırtında aşağı yukarı hareket ettiriyordu. Sorabileceği en saçma soruyu sormuştu belki de ama diyecek başka bir şey bulamamıştı.

"Değilim," dedi Zümrüt genç adamın boynuna biraz daha sokulup nefesini solurken, "kahretsin ki hiç değilim."

"Konuşmamız gerekenler var," dedi Yağız başını, genç kızın yaslandığı omzuna doğru çevirirken. "Zaman aleyhimize işliyor artık." Elini çenesinin altına getirdi ve gözleri gözlerine değecek şekilde kaldırdı solgun yüzünü. İşaret parmağını yanağı boyunca gezdirdi. "Bir hafta," dedi. "Bir haftada ömrümden ömür gitmiş gibi hissettim Zümrüt." Alnını alnına yasladı ve genç kızın gözlerinin kapanmasını izledi. "Anladım ki sensiz ömrüm geçmez artık benim."

Gözlerini açmadan önce genç adamın kokusunu soludu buram buram. Yaktı geçti hücrelerini, yine de yetinemedi. İnkâr yoktu artık, kısıtlama yoktu. Allah şahitti ki kimsede böyle yanmamıştı Zümrüt. Kimsede böyle yok olup yeniden doğmamıştı.

Adım adım soluğuna karışan nefesi duyumsayınca gözlerini açtı. Yüksek hızdan dolayı yok olan nabzı gördüğü kahve gözlerle tekledi. Göz göze geldikleri her an vücudunu titreten cılız akım, tekrar peyda olmuştu.

Titreyen dudaklarının üstüne apansızın örtülen dudaklarla beraber kısık bir inilti koptu içinden. İki gündür yaşadığı duygu karmaşası bedeninin ve ruhunun dengesini altüst etmişti. Yaşadıklarının ağırlığını kaldıramayan benliği aniden boşluğa düşmüş, aynı zamanda doruğa çıkmıştı.

ZOR KADIN : DÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin