İyi okumalar Ziyagilerrr
---
Aldığım her nefeste zevk vardı. Simge'yi tuzağa düşürdüm ve son adımlarımı atıyordum.
Simge panikle elini kalbinin üstüne götürdüğünde ben de anlı bir şekilde panikledim. Seni ben öldüreceğim, kendi başına ölemezsin.
"Nasıl olabilir?" Diye sordu, hayatını karartmaya ant biçtim, haberin yok mu?
Role girdikten sonra derin bir nefes verdim ve yalandan bir açıklama yaptım: "Nasıl oldu bilmiyorum ama büyük ihtimalle Eray Çetin'in adamıydı ki her şeyi ifşa etmiş."
Simge olduğu yerde acı çekerken zevkle onu izledim. Bu anı video kaydına alsaydık, her moralim bozulduğunda izlerdim.
"Polisler her an kapıda olabilir." Dedim daha çok paniklemesini isteyerek. Bana baktığı için rolde kalmam lazımdı ama bu planın en zor kısmıydı. Amacıma ulaşmama çok az kalmış ve ben bu sevincimi yaşayamıyorum.
"Ne yapacağız?" Diye sordu korkarak.
Başımı sallayarak "Öncelikle sakin olmalıyız. Polisin geleceğini biliyorsak bir plan yapmalıyız." Dedim, sesimdeki destek belli oluyordu ama bunu göremeyecek kadar korkmuştu.
Artık onu dağ evine götürmemin zamanı gelmişti. "Sen üstünü değiş sonra arabaya geçelim. Ne planı yapacaksak burada yapmamamız lazım. Polisler her an buraya gelebilir." Dedim, telaşlı bir biçimde.
Bana bakındı ve bir süre sessiz kaldı. İçinden ne geçtiğini bilmek isterdim. En azından içinden ettiği duaları sesli şekilde dinerdim.
"Arabayı çalıştır, hemen geliyorum." Dedi, yanında kalmak için ısrar edemem bu nedenle hızla odadan çıktım. Odanın kapısında bekledim ama içeriden bir ses gelmedi, kaçmıyordu. Aynı durumda ben olsaydım defalarca kaçardım. Hem ne demişler? Adamlığın üçte biri kaçmaktır.
Tam kapının yanından ayrılacaktım ki telefon titreme sesini duydum. Kulağımı kapıya dayadıktan sonra dikkatle dinlemeye başladım. Bir şey dememişti, belki de telefonu bile açmadı...
"Ne alaka?" Dedi Simge.
Harika! Duyabileceğim kadar net konuşuyor. Keşke hoparlöre alsaydı ve karşı tarafın kim olduğunu duyabilseydim. En azından ki olduğunu bilsem ona göre davranırdım.
"Akif bizim düşmanımız mı? Kim bu adam?" Diye sordu Simge.
Palaz!
Öğrenmiş her şeyi! Şimdi boku yedim!
Öğrendiyse şuan her şeyi Simge'ye anlatıyor olmalı ama Simge yeterince korkmuş bir vaziyetteyken benim iyi çocuk rolü yapmam lazım. Eğer iyi biri olduğuma inanırsa planım takır takır yürümeye devam eder.
"Palaz saçmalamayı bırak ve ne yapacağımı söyle. Sen neredesin?" Diye sordu Simge.
Palaz'ın aradığına kesin emin oldum. Şuan benden bahsettiğine de kesin eminim. Telefonumu hızla çıkarıp Kaya'yla olan sohbete girdim ve mesaj yazmaya başladım:
Doruk: Palaz her şeyi öğrenmiş olabilir, şuan sesli konuşuyorlar. Bu akşam veya yarın her şey bitecek, onu oyala. Bir yandan beni takip edin, karşıma çıkabilir.
Mesajı yolladığım gibi mesajı telefonumdan sildim. Arkamda bir kanıt bırakmamam lazımdı.
Dinlemeye devam ettim ama Simge'den ses yoktu. Daha fazla konuşup Simge'nin bilgi almasına izin veremem!
Hızla odanın içine girdim. "Polisler geliyor." Dedim, telefonuna baktığımda kulağında olduğunu gördüm. Telefonu kapatmamış ve konuşmaya devam ediyor olmalı. "Oyalanma." Diye ekledim sert bir biçimde.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAH MAT
Genç Kız Edebiyatıİki mafyayı bir araya getiren olay ne olabilir? Aşk mı? Güç mü? Belki de hiç beklemediğiniz bir cevaptır: Çaresizlik. "Minik bir evlilik oyununu fazla abartmadın mı Simge?" Bana dik dik bakarken "Minik mi?" Diye sordum. Pamir kafasını onaylarcasına...