Media: Karsu
İyi okumalar Ziyagiilerrr
---
Arabadan inip yere ayaklarımın altındaki sert zeminle temas ettim. Her adım attığımda Çetin'in arabalarını gördüm. Ona verdiğimiz bu arabalarla Simge'nin evine mi geldi cidden?
Bu çocuk asla akıllanmıyor. Onca eğitim ve ders yetmiyor gibi bir de b u veletle ilgileniyoruz. Sanki ona hiç der vermemişiz gibi davranıyordu. Şuan buraya gelmek için hangi yarım akıllıdan izin aldı?
Simge'nin evinin önüne gelince Çetin'in adamları bana bakındı. "Pamir abi, hoş geldin." Dedi. "Kim emir verdi Simge'nin evine gelmeniz için?" Diye sordum. Adam ceketini ilikleyerek "Çetin." Dedi.
"Güç gösterisi yapmak istiyorsa, ayak uyduralım." Diye söyledim. Adamlar bana bakarken "Kafama silah tutun, içeriye öyle gireceğiz." Dedim. "Abi, yapamam ben bunu." Dedi aralarından biri. Konuşan kişiye dönüp bakındım. "Verdiğim emri yerine getirmeyeceksin yani?"
Sessizlik oluştu.
Adamlar silahlarını belinden çıkarıp kafama doğru tuttular. Ardından hep beraber evin içerisine girdik. Ayak sesleri sanki bir ordunun antrenmanda çıkan sesleri gibiydi.
Evin içerisinde olmadıklarını gördüğümde ellerimi cebime atarak bahçeye doğru yürüdüm. "Ben bu kadar mı korkuyorsun be Çetin?" Alayla Çetin'e bakınmaya başladım. Çetin ayağa kalkıp adamlarına sert bir bakış attı. Senin sert oluşundan ne çıkar lan aslan parçası?
"İndirin lan silahları." Verdiği emir üzerine adamlar sözünü ikiletmeden silahlarını indirdi. "Kaybolun." Demesiyle adamlar evin dış kapısına yöneldi.
Simge'nin yanına geçip sağ elimi Simge'nin beline sardım "Nasılsın karıcım?" Diye sordum. Simge ne yapmaya çalıştığımı anlamadığı için bana bomboş bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Sadece basın karşısında mı rol yapacağız sandı? Ben de bu kızı zeki falan sanıyordum.
"Senden ne korka-" Çetin'in konuşmasını "Karım benim soruma cevap vermeden, onun sözünü bir daha kesersen senin o minik boynunu kesmek zorunda kalırım Çetin!" Tüm ciddiyetimle kesmiştim. Bana bakarak sandalyesine oturduğunda önüme dönüp Simge'ye bakındım. "İyiyim." Diye cevap verdi Simge.
Elimi Simge'nin belinden çekip Çetin'in karşındaki sandalyeye oturdum. "Anlat bakalım bana derdini." Diye söyledim. Bir bana bir Simge'ye baktı. Ardından yüksek sesle kahkaha attı.
"Bu minik tiyatroya inanacağımı mı sandın Pamir Tolga Barlas?" Simge yanıma geçip oturunca anlık bir şekilde ona bakındım. Ellerimi masaya koyup "Sana tiyatro yapacak kadar seni önemsediğimizi nereden çıkardın?" Diye sordum.
Çetin bana bakıp sırıtan bir yüz ifadesiyle arkasına yaslandı. Ardından Simge'ye bakındı. "Ah şu yeni evli çiftler..." Konuşmasını yarıda kesik derin bir nefes alıp verdikten sonra konuşmasına devam etti: "Hadi bir yeni gelin kahvesi yap da içelim be yenge."
Simge'ye baktığımda ayağa kalktı. "Tabi içine bol zehir koyacağım." Diyerek yanımızdan ayrıldı. Bu da bize mi çalışıyor yoksa mafya lideri mi belli değil.
Simge yanımızdan tamamen ayrılınca "Senin burada ne işin var?" Diye sordum Çetin'e. Çetin gözlerini kapatıp açtı. "Yaren git de ağırlık tasla falan dedi." Dediğinde kaşlarımı çattım. "Ben sana bir emir vermediğim sürece, sen neden başkasının emrine ayak uyduruyorsun?"
"Abi sevgilin ya, senin sözün onun sözü diye düşündüm."
"Az sonra kalkıp siktir olup gidiyorsun, aksi taktirde seni şuracıkta öldürürüm!" Sert çıkan sesime karşılık bir şey demeden zorlukla yutkundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAH MAT
Literatura Femininaİki mafyayı bir araya getiren olay ne olabilir? Aşk mı? Güç mü? Belki de hiç beklemediğiniz bir cevaptır: Çaresizlik. "Minik bir evlilik oyununu fazla abartmadın mı Simge?" Bana dik dik bakarken "Minik mi?" Diye sordum. Pamir kafasını onaylarcasına...