Sabaha gözlerini ilk açan Jungkook olmuştu. Kolları arasında mışıl mışıl uyuyan sarışını görünce ister istemez gülümsemişti. Manzaranın tadını çıkarırken dayanamayıp sarışının tatlı mı tatlı burnuna küçük bir dokunuş bırakmıştı. Ancak bıraktığı gibi de pişman olmuştu çünkü Jimin yavaşça gözlerini açıvermişti. Oysa biraz daha, hatta sonsuza kadar orada kalıp uyuyan sarışının güzelliğini seyredebilirdi iri beden.
"Günaydın balım" dediğinde Jungkook, Jimin'den ses gelmemişti. Sonuna kadar açılmış gözleriyle bir süre Jungkook'a bakmıştı sadece. 'Hatırlıyor' diye içinden geçiren Jungkook, miniğini daha fazla utandırmamak adına gülmemek için kendini epeyce kasmıştı.
"G-günaydın" diyen Jimin'in alnına küçük bir öpücük kondurmuş ve "Sonunda konuştun, sesine hasret kaldım" demişti Jungkook. "Sa-saat kaç?" "Dokuzu çeyrek geçiyor, derse yetişiriz her türlü merak etme" "Peki" "Sen duşa gir aşkım ben de bize yiyecek bir şeyler hazırlayayım" "Pe-peki"
Arkasını dönmesiyle dudaklarını daha da sıkmıştı Jungkook, odadan çıkana kadar gülmemeliydi. Ancak elinden ne gelirdi ki şapşallığını üstünden atamayan sarışını çok tatlıydı.
"Sıhatler olsun meleğimm~" "Saoll senin de ellerine sağlık canım... Ne var?...Of Jungkook abartma 'canım' dedim sadece" "Bir daha söylersen abartmam" "Böyle yaptığın için söylemiyorum farkında mısın?" "Ama-" "Önüne bak, yumurta yanıcak...canım"
Sarışının diğerlerine göre daha kısık çıkan son kelimesiyle, gözleri parlamıştı Jungkook'un, içinden 'Kendine gelmiş' derken tahta kaşığa uzanmıştı eli. Yumurtayı da alıp kaselere yerleştirdiğinde kahvaltıları hazırdı artık.
Sandalyeye yerleştiği gibi yemeğe odaklanan ve bir an olsun kafasını kaldırmadan yemek yiyen Jimin'i izliyordu şimdi Jungkook. 'Belki de kendine tam gelememiştir, erken konuştum heralde...'
"Dün gece-" diye söze başlayan Jungkook'un lafını kesmişti Jimin. "Ayy evet sorma, hiç bir şey hatırlamıyorum" "Nasıl yani?" "Baya baya koca bir boşluk" "Hatırlamıyorsun yani?" "E-evet" "Hiç mi?" "Evet dedim ya Jungkook".
Elindeki chopstickleri yavaşça kenara bırakan Jungkook, önce derin bir nefes almış sonra ise konuşmuştu.
"Seninle sevişmem için tatlı tatlı yalvardığını da mı hatırlamıyorsun?"
Anında öksürük krizine giren Jimin'e, bir bardak su uzatmış ve "İç canım iç, zihnin açılır" demişti Jungkook. Biraz olsun kendine gelen Jimin hiddetle "ÖYLE BİR ŞEY DEMEDİM BEN Bİ KERE" demişti. "He hatırlıyorsun yani?" "Ne-... b-ben... hayır!" "O zaman seni istiyorum diye bağırıp üstüme atladığını da hatırlamıyorsundur sen, valla zor kaçtım senden" "YA JUNGKOOK! Öyle olmadı bi kere!!" "Nasıl oldu o zaman minik?" ".....of tamam hatırlıyorum, mutlu musun?!"
Dudakları kıvrılan Jungkook "Evet çok" diyip Jimin'in alnına bir öpücük bırakmıştı. "Sayende tüm kahvaltım boğazımda kaldı" "Utançla gömdüğün kafanı lokmalarının arasından biraz da olsa kaldırıp bana baksaydın böyle olmazdı belki de" diyen Jungkook, Jiminden ses gelmeyince devam etmişti. "Hem söylediklerimin doğruluk payı da hiç yok değil yani" "Jungkoookkk!" "Efendimmm aşkımmm~~"
Pes eder bir edayla yemeğine geri dönen Jiminle, Jungkook'ta yemeye başlamıştı. Kısa bir süre sonra bu sefer Jimin bozmuştu sessizliği. "O kadar belli mi oluyordu utandığım" "E yani, başta bozulmadım desem yalan olur, pişman olduğunu düşündüm" "Cidden mi? Üzgünüm seninle alakalı değildi gerçekten" "Şaka şaka ben bilmez miyim civcivimi" diyip Jimin'in burnundan makas almıştı Jungkook.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love U Playboy
FanfictionPlatonik bir jimin ve playboy jungkook (düz yazı + texting)