6.

90 6 1
                                    


-

Öğle teneffüsüne çok az kalmıştı, bu yüzdende hoca bizi serbest bıraktı. Herkes birisiyle konuşuyor, sohbet ediyordu. Tabii benimle konuşucak kimse yoktu, Taehyung dışında. Taehyung bana birlikte yemeği teklif etmişti, bende seve seve kabul etmiştim zaten tek yemeği sevmiyordum.

Hâla teneffüse beş dakika vardı ve ben çok sıkılmıştım. Kendi kendime sıkıntımı gidermeye çalışırken Taehyung bana " öğle teneffüsünde benimle basketbol sahasına gelmek ister misin? Takımla antrenman yapacağız." Demişti. Basketbola ilgim yoktu ama Taehyungları izlemek kötü bir fikir değildi. Hem tek kalmazdım. Taehyung a heyecanla dönüp " olurrr, gelirim" diye sorusunu yanıtlamıştım. Taehyung sırıtıp "tamam, o zaman yemeğimizi yiyelim sonra gideriz." Dedi. Kafamla onu onayladığımda zil çalmıştı. İkimizde yemekhaneye doğru ilerledik.

Yemekhaneye geldiğimizde köşede olan bir masaya geçtik. Taehyung karşımda oturuyordu. Bu gün çok aç değildim, midem bulanıyordu yine. Malum her sabah evden, kavga gürültüyle ayrıldığım için oluyordu. İştahsızca yemeğe başladım. Taehyung ise sessizliği bozmak için "Resim çizmeyi seviyor musun?" Demişti. Sorduğu soruyla kocaman gülümsemiştim. Gerçekten çok seviyordum. "Evet, çok seviyorum" dedim. Taehyung da yüzünde ki gülüşü soldurmadan " O zaman gelecekte ressam falan mı olmayı istiyorsun?" Dedi. Gelen sorusuyla içimden keşke dedim. "Çok isterdim, ama olamam" diye sesimden belli olan umutsuzlukla konuştum. Taehyung bana tebessüm edip " niye olamaz mışsın? Ben sana inanıyorum" dedi. Bana inansa ney olacaktıki, sonuçta önümdeki 'aile' engelini aşmadan hiç bir şey yapamazdım. O da imkansız gibi bir şeydi. "Olamam işte, ailem pek sıcak bakmıyor" dedim. Taehyung şefkatli bir şekilde "sen istiyorsan gerisini umursama" bana motive vermişti.

Gözlerimin içinin parladığına emindim. Bana çok güzel motive vermişti ancak, ben o kadar güçlü değildim. "Ben istesemde ailemle bunu konuşmak bile başlı başına bir sorun benim için" dedim. Boşuna bana güvenmesini istemiyordum, olmayacak bir şey için. Taehyung kaşığını bırakıp "kendine güven,
şu an zor gelen bir mesele gelcekte sadece bir anın olabilir" dedi. İşte bu sözü beni düşündürmüştü, ama hayır şu durumumda annem veya babamla 'ressam olmak istiyorum' konuşması; gelin beni öldürene kadar dövün demekti. Yinede Taehyung u benim karamsarlığımla sıkmamak için " denerim" demiştim.

-

Yemeklerimiz bitmişti ve yemekhaneden ayrılmıştık. Okulun basketbol sahasına doğru ilerliyorduk. Üç senedir bu okulda olmama rağmen yerini zar zor hatırlıyordum. Malum hiç dışarı çıkmadığımdan. Okulun bahçe katına sonunda çıkmıştık, Taehyung u takip ediyordum. Bahçenin sonlarına doğru, içinde basket sahası olduğu belli olan bir yapı vardı. Taehyung da tahmin ettiğim gibi otarafa yöneldi. Sonunda kapının önüne gelmiştik, Taehyung bana baktı ve gülümsedi. Kapının kolunu aşsağıya çekmişti ama açılmamıştı, büyük ihtimalle kilitliydi. Kapının açılmamasıyla Taehyung a baktım, o ise cebini kurcalıyordu. Sonunda aradığı şeyi bulup, cebinden bir adet anahtar çıkardı ve kapının kilidini açtı. Kapıyı açıp, benim geçmem için açık tuttu.

İçeri girdiğimde gördüğüm kocaman olan basket sahasına hayranlıkla baktım. Taehyung da arkamdan girip, kapıyı kapamıştı. Gerçekten güzel bir sahaydı. Sonuçta okulumuz basketbol da başarılıydı, ondan dolayı böyle şeylere önem verilirdi.

Taehyung benim hayran bakışlarıma kıkırdayıp, spor çantasını köşeye koymuştu. Bende onun yanına köşeye geçtim, sonra Taehyung beni çantasının yanına oturtturmuş ve " otur ayakta kalma" demişti. Onu kafamla onaylayıp " takımın yok mu?" Dedim. Taehyung sorumla bana bakıp güldü,
" tabii ki de var, sadece uyuşukluk edip gecikiyorlar." Demişti. Onu onayladıktan sonra tekrar konuşarak " benim burada olmamı sorun etmezler değil mi?" diye sordum. Taehyung bana " Sorun etmezler merak etme, kaç yıllık arkadaşlarım sonuçta." dediğinde kafamda soru işaretleri yandı. "Daha önceden tanışıyor musunuz, ben yeni tanıştınız sanmıştım." diye sordum. Taehyung "Evet ortaokuldan beri arkadaşız. Zaten bu okulada basketbolda gelişmek için ve arkadaşlarım için geldim." Demişti. Bende " iyi arkadaşların olması çok güzel, umarım aranız hiç bozulmaz." demiştim. Ortaokuldan beri devam eden bir arkadaşlık çok güzel olmalıydı, Taehyung adına mutluydum.

Ortam sessizliğe bürününce Taehyung, saçıma elini daldırıp karıştırmıştı. Bu hissi çok sevmiştim. Taehyung saçımdan elini çekip bana " sormak istediğin başka bir şey varsa sorabilirsin, ben üstümü değiştireceğim birazdan gelirler." dedi. Kafamı sallayıp aklıma gelen soruyla Taehyung a dönmüştümki, Taehyung tshirtinin  uçlarından tutup çıkarmıştı. Gördüğüm görüntüyle kafamı direkt yana çevirdim. Taehyung ise gür bir kahkaha atıp "rahatsız olduysan kusura bakma düşünemedim bir an." demişti. Taehyung'un sesiyle ona döndüğümde çantasında tshirtünü arıyordu. Üstünde hâla bir şey yoktu. Bir anlık gözüm karın kaslarına takıldı. Gerçekten güzel bir vücudu vardı, resmen gözümü alamamıştım. Sertçe yutkunup gözümü Taehyung dan çektim, karşıya bakmaya başladım. Taehyung sonunda üstünü bulmuş ve çantadan çıkarmıştı. Bense içimden sabır dilercesine, dümdüz karşıya bakıyordum.

Bir şeyin bana yaklaşma hissiyle yutkundum ve kafamı çevirdiğim gibi Taehyungla bakıştım. Çok yakındık ve o hâla üstünü giymemişti. Sadece bir kolunu tshirtten geçirmişti. O hafifçe üstüme eğilirken hâla bakışıyorduk. İçimde garip bir duygu oluştu ve Taehyung un dudağıma bakmasıyla resmen kalbim yerinden çıkacaktı. Gözlerimi kapadım sadece çünkü ne yapacağımı bilmiyordum.

Bir anda kapı açılma sesiyle arkadan "ANANI SİKİYİM NOLUYO BURDA"  dedi biri. Hemen gözümü açıp kapıya doğru baktığımda gördüğüm bir grup erkekle gözlerim kocaman olmuştu. Tekrardan yükselen sesle birisi " Ooo Taehyung mercimeği fırına vermişsin haberimiz yok, çok ayıp yakıştıramadım" dedi. Utançtan kıpkırmızı olduğuma emindim. Taehyung oflayıp, yanımda olduğunu bile bilmediğim su şişesini almıştı. O an neden üstüme eğildiğinide anlamıştım ama ona sonra utanabilirdim. Şu anki durum daha vahimdi. Tüm arkadaşları bana bakıyordu, korkunçtu. Taehyung rahatsız olduğumu anlamış onlara dönüp " Ne bakıyorsunuz öyle amk, suyumu alıyordum alt tarafı" dedi ve sonunda tshirtini tam anlamıyla giydi. Arkadaşlarından biri " Aynen bizde yedik" dedi. Taehyungun siniri yüzünden okunuyordu, arkadaşlarıda anlamış olacakki sustular.

Dördüde aralarında gülüşerek benim oturduğum yerin yanlarına eşyalarını koydular.
İçlerinden biri bana " Selam benim adım Hoseok, seninki ne?" dedi. Bende ona doğru dönüp " Jungkook" dedim. Hoseok un gözleri kocaman olup Taehyung'a bakmış "LAN YOKSA O BU MU?" Demişti. Taehyung sinirle hoseoka bakıp göz devirmişti. Hoseok bir şey sakladığı belli olarak; "Tanıştığıma memnun oldum Jungkook, seni öbürleriylede tanıştırayım" demişti. Hoseok arkadaşlarıyla göz teması kurarak konuşmalarını işaret etmişti. İçlerinden en uzun olanı bana bakıp "Namjoon" dedi. Bir diğeri ise kediye benzeyen biriydi "Yoongi" dedi. Son kalan kişi ise çok yakışklıydı, o da bana dönüp " Seokjin" dedi.
Hepsine hitaben " Memnun oldum, bende Jungkook" dedim. Onlarda tanıştıklarına memnun olduklarını söylemişlerdi.

Hepsi çok iyi insanlara benziyorlardı. Herkesle tanıştıktan sonra Taehyung a bakmıştım, o da bana bakıyordu. Göz göze gelmiştik, az önce olan durumdan hâla utandığım için hemen gözlerimi kaçırdım. Taehyung bu hareketime karşılık gülmüştü. Sonra arkamdan duyduğum sesle Hoseok un konuştuğunu anlamıştım.

"Piçe bak piçe nasıl gülüyor" demişti

-

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
REFRESH - taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin