-1 Hafta sonra
Resim atölyesindeydim, şu ana kadar çizdiğim tuvallere altıncısını ekliyordum. Hepsi Taehyung'un evinde, güvenli bir bölgede beni bekliyordu.
En değer verdiğim şeyler, en değer verdiğim kişi tarafından muhafaza ediliyordu.
Maçın üzerinden bir hafta geçmişti. Bu bir hafta içerisinde çok eğlenmiştim, çok güzel bir haftaydı. Bana her şey düzeliyormuş hissi uyandırıyordu, buna ihtiyacım vardı.
Ayrıyeten Taehyung ve hyunglar, takımın maçtaki başarısından dolayı herkesin gözü onların üzerindeydi. Koç artık idmanlarda onları çalıştırıyor, müdür ise tebrik edip duruyordu. Sonuçta yıllarca hiç bir takımı yenememişiz, normal değil mi? Koç'un ve Müdür'ün dışında öğrencilerde sürekli takımı konuşuyordu. İyi veya kötü bir sürü dedikodu vardı.
Bazen kızlar Taehyung'un numarasını istiyordu, açıkçası bu yüzden biraz kıskanıyordum. Kızlar onun yanına geldiğinde hemen çekiştirerek uzaklaştırıyordum. Bu hallerim beyfendinin çok hoşuna gidiyordu ama ben pek memnun değildim.
Fark bile etmediğim gülüşümü bozup konsantre olduğum resimden gözlerimi Jimin'e çevirdim. O da yanımda oturuyordu ve tuvalini boyuyordu. Yeteneği bazen gözlerimi kamaştırıyordu, çok güzel tabloları vardı. Ben de o şekilde yapabilecek miydim ki? Gerçi benimkilerde kötü değildi, sadece Jimin'in resimlerinde ilgilimi çekip hoşuma giden bir detay vardı; temiz bir ruh
Bana uyandırdığı his buydu, ben de isterdim tertemiz, kötü düşüncelere ev sahipliği yapmayan resimler çizmek ama nafile. Belki bir gün olurdu fakat bu günün çabuk geleceğini pek sanmam. Sonuçta daha ailemle yaşamak zorunda olduğum tonla yıl vardı. En azından daha kötüye giden olaylar yoktu. Taehyung ile tanıştıktan sonra azalmıştı, her şeye iyi geliyordu gerçektende.
"Jungkook, sorun ne?" diye yükselen kısık, Jimin'in sesiyle gözlerim ona döndü. Sorgular bakışlar atıyordu, bu yüzden kıkırdadım. "Sadece tuvalin hoşuma gitti, çok güzel olmuş." dedim, bu sözüme karşılık Jimin de kıkırdamıştı.
Jimin "Beğenmene sevindim. Benim de baya hoşuma gitti, keşke bu yeteneğim matematikte falanda işe yarasa. Bu gidişle sınıfta kalıcamda." dediğinde küçük bir kahkaha attım. Keşke aynı şekilde benim de öyle olsa...
Belki o zaman annem ve babamın taktirini kazanabilirdim, onların beni sevmesini sağlayabilirdim. Sadece resim çizebiliyorum, başka yapabildiğim hiç bir bok yok. En acılarından biriside bu, beklentileri karşılayacak gücümün olmaması.
"Jungo? Nereye daldın öyle? Hadi gitme zamanımız geldi, tuvalin bitti mi?" dedi, Jimin. Tanrım! Tuvalim daha bitmemişti. Resim hocamız, arkamızdaki tuvalleri düzenlemeye bırakıp yanımıza gelmiş ve "Jungkook, sorun yok. Bir daha ki geldiğinde bitirirsin senin için saklarım." demişti.
"Çok sağolun hocam, teşekkür ederim!" diye sevinçle hocanın önünde 'teşekkür' maksatlı eğildim. Gözlerim tekrar Jimin'i bulduğunda hazır olduğunu gördüm ve çıkmak için çantamı sırtıma aldım. İkimizde hocamızı selamlayarak çıkmıştık.
Çıkar çıkmaz koltukta bacak bacak üstüne atmış, telefonuyla uğraşan Taehyung'u gördüm. Çok çekici gözüküyordu, oysaki sadece oturup telefona bakıyordu. Öyle değil mi?
Jimin "Benim biraz acelem var Jungo, ben kaçtım. Yarın görüşürüz." diyerek bana göz kırpmış, ardından omzuma pat pat vurarak kapıya doğru koşturmuştu. Ben de Jimin gittiği için ve tabi ki de Taehyung'u bekletmemek için oturduğu koltuğa doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Yanına yaklaştığımda beni görmüş, ayağa kalkıp bana doğru gelmeye başlamıştı o da. Bunu fırsat bilerek koşarak ona gitmiş, kocaman sarılmıştım. Hızlıca sarılmamdan dolayı biraz sarsılmış, sonra ise o da bana karşılık verip sarılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REFRESH - taekook
RomanceAilesinden ve arkadaşlarından zorbalık gören Jungkook'un, Taehyung'la yenilenen hayatı. Seme Taehyung Uke Jungkook ❗️Şiddet içerir❗️ (Angst değil) Düz yazı+Text - Zorla aşılan duvarlar Türlü türlü sırlar Yalanlar dolanlar Karmaşık hayatlar... Loş ı...