Bölüm 7 : 95 Saat 22 Dakika

621 53 0
                                    

Tekrar marinaya dönmek için Yankı dümeni marinaya doğru çevirdi. Yat son sürat gidiyordu ve bir anda yatın arkasında bulunan pervanelerden yüksek bir ses çıkıp motoru durdurmuştu. Bir anda herkes yatın arkasına doğru koşmaya başladı. -e haliyle bende- Sanırım pervaneye bir şey takılmıştı. Bende yatın arkasına vardığımda pervanenin olduğu bölümden kanlar geliyordu. Bu kanlar bir balığa ait olamazdı. Fakat köpekbalığın kanı olabilirdi ancak bildiğim kadarıyla İstanbulda köpekbalığı yoktu. E ozaman geriye tek bir seçenek kalıyordu. YARATIKLAR

Bir anda yata sudan en az 30 tane yaratıklar çıkmaya çalışıyordu. Yankı oracıkta donakaşmıştı. -demek o tüm artisliği banaymış- elini kalçasındaki silaha götürdü ancak elleri titriyordu. Aslıhan'da aynı şekilde dizleri titriyordu. İçimden ikisinede gülüyordum. Ancak şimdi bunun sırası değildi. Mercedes'imde unuttuğum ekmek bıçağının yanımda olmasını herşeyden çok istemiştim. Tam o sırada mutfağa koştum ve elime küçük bir meyve bıçağı aldım. -aslında çok da küçük değildi- Hemen dışarı çıktım ve yaratıklar yata çıkmışlardı. Yankı elindeki silahı ile yaratıklara vurmaya başladı. O sırada Aslıhan da arkasında saklanıyordu. Gizem ise elinde levyesiyle -artık nerden bulduysa- yaratıkların kafalarını parçalıyordu. Bu durum benim çok hoşuma gitmişti kendi başının çaresine bakabiliyordu. Ertuğrul ise dün bana doğrulttuğu silah ile zombilere ateş ediyordu. Bende koşarak -büyük bir cesaretle- bir yaratığın üzerine atıldım ve bıçağımı kafasına geçirdim. Ancak geri çıkartamıyordum. Küçücük bıçak yaratığın kafatasına sağlanıp geri gelmiyordu. Bıçağı çıkartma çabam normal bir vaziyette olsaydı çok gülünçtü fakat durum çok ciddiydi. Bu sırada yaratık yere devrildi bende onun üstüne. Ardından bıçağı yaratığın kafasında bıraktım.
"İyi misin? " diye sordu birden Gizem, bu sırada onun da yardımıyla ayağa kalktım.
"Sağol iyiyim, sende birşey varmı?"
"Hayır bende iyiyim"
"Seni onlarla savaşırken gördüm, inanılmazdın. " diye söyleyince kızın yanakları kızardı ve güldü. Bu sırada yanlarına Ertuğrul da gelmişti
"Bir şeyin varmı?"
"Hayır yok, görünüşe bakılırsa sizde de birşey yok" deyince evet anlamında kafamı salladım.
Yaratıklar korkunçtu her tarafları sırılsıklamdı, galiba hem akciğerleri hemde solungaçları vardı. Bu bir anlama geliyordu; suda bile güvende değillerdi.
Yaratığa saldırırkenki hırsımın sebebi o anda aklıma babamın gelmesiydi ve onlardan intikam alma duygusuydu birini öldürmüştüm ancak dünyada belki sayısızcası vardı. Bir an önce karaya nasıl ulaşacağımızı bulmamız gerekiyordu.

Virüs 691Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin