Bölümü Ecem-TBNL ' ye ithaf ediyorum.
Gözlerimi tekrar açtığımda derin bir acı saplandı. Hiç uyanamamayı istedim. Ancak bir türlü ölmüyordum. Gözlerimi o kadar az açabiliyordum ki etrafı kirpiklerimle birlikte izliyordum. Bir yatakda sırtüstü yatıyordum. Kollarımı ve ayaklarımı yatağa bağlamışlardı. Kolumda serum vardı. Bir hemşire gelip nasıl olduğumu sordu.
"Demek uyandınız. Konuşabilirmisiniz? " diye sorunca
" Neyen. " diye cevap verdim.
" Tam da tahmin ettiğim gibi. Beyninizin bir kısmı hasar alınca konuşma duyunuzu kısmen kaybettiniz. Ve belki düşünme duyunuzu da. "
Bu kadın ne söylüyordu.
" Se ne saçma.. " dilim dönmüyordu. Ya kelimeleri yanlış söylüyor ya eksik söylüyor yada söyliyemiyordum. Ancak düşünebiliyordum. Bir anda debelenip halattan tutturulmuş kollarımı çekmeye başladım. Kadın göğsümden itip sırtımı yatağa koyunca koluma bir iğne yaptı. Ve yavaş yavaş görüntüler bulanıklaşıp yok oldu.Uyandığımda kendimi aynı halde buldum. Hava karanlıktı. Odada 2 yatak daha vardı ve hepsinin perdeleri çekiliydi. Bir anda odaya asker üniformalı bir kadın girdi. Elinde silah tutuyordu. Kollarımı ve ayaklarımı bıçağı yardımıyla çözdü.
"Yolun sonu. " deyip silahı kafama doğrulttu. İşte şimdi ölüyordum. Derken kafası komple bandajlı birisi kadının üstüne atladı. Yere yuvarlandılar. Kadının silahı yere düştü. Kadın adama bir tekme atınca yan tarafıma uçtu. Ardından kadın bıçağını bir ok gibi adamın omzuna atınca adam hareketsiz kaldı. Kadın zorlansa da ayağa kalktı ve silahına doğru yönelince adam bıçağı omuzundan çıkarıp kadının koluna fırlatıp saplattı. Kadın 3-4 saniye zaman kaybedince adam başucumdaki masanın üstündeki her şeyi fırlatmaya başladı. Sonunda eline cam bir şişe aldı içi doluydu sanırım alkol vardı. Hiç düşünmeden kadına doğru fırlattı ve cam şişe kırılmasıyla birlikte tüm alkol kadına bulaştı. Kadın adama doğru ilerlerken kolundaki bıçağı çıkardı. Adam seri şekilde yatağımın altından sürünerek silaha ulaştı. Silahın tetiğini çekip kadına doğrulttu. Ardından silahı kadının üstündeki florasan lambaya tutup ateş edince lambadan çıkan elektriksel kıvılcım kadına gelince bir anda canlı canlı yanmaya başladı. Ve kemdini camdan aşşağı attı. Yanımdaki adamda
"Bana bulaşmıyacaktın. " deyince bunun Han olduğunu anladım.
" Hemen buradan çıkmalıyız. " deyince kendimi sola attım ve yataktan düştüm. Ayaklarımı hareket ettiremiyordum. Kollarımla kendimi sürüklemeye başlayınca. Han
" Bekle dostum tekerlekli sandalye bulup dönücem. " dedikten hemen sonra koşarak önünde tekerlekli sandalyeyi sürükleyerek yanıma getirdi ve beni üstüne oturttu. Kapıdan çıkıp ilerleyince karşımızda dev bir kapı açıldı. 1 düzine baştan aşşağı beyaz giyinmiş askerler silahlarının fenerleriyle bize doğru nişan alıyorlardı. Bunlar bizi kaçıran adamlar değillerdi.
"Sakın yaklaşmayın. " diye bir anons yaptılar. Han beni arkasına alıp önden yürüdü."Hey baylar biz virüslü değiliz."
"Bir adım daha atarsan ateş ederiz. "
" Tamam, tamam ama yanlış yapıyorsunuz biz virüslü değiliz. "
Deyip bir adım daha atınca bir kurşun sesi çıktı. Han dondu ardından bir kurşun daha. Han dizlerinin üstüne devrildi.
" Hayıııır." deyip sandelyeden düşüp sürünerek Han'ın yanına gittim.
"Dostu. beği yağlnız bıra. " deyip ağlamaya başladım.
" Üzgünüm. " deyip kan öksürdü. Ve yana devrildi. Bende üstünde ağlamaya başladım arkadan askerler koşarak yanıma geldi ve boynuma bir iğne yaptılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Virüs 691
Science FictionKorku ve gerilimin hat safhada olduğu, kıyametin geldiği dünyada 691. denek siz olacaksınız... Zombilerle yaşamayı öğrendiler peki ya insanlarla? Korkma ben hiç insan öldürmedim. Sadece öldürmekten beter ederim. -HAN İnsanlar bazen kötü kararlar ver...