Bölüm 14 : 65 Saat 55 Dakika

460 41 5
                                    

Hayatımda ilk defa İstanbul'un dışına çıkıyordum. Polis karayolundan aldığımız toma çok da hızlı olmasa da işimizi görüyordu. Aslıhan bizi İzmit'de ormanın içinde bir ağaçeve götürüyordu. Sonunda eve ulaşmıştık. İçerisi gerçekten inanılmazdı, pencereler bile ahşap rengindeydi. Evde müthiş bir ahenk vardı.
"Burayı tamamen unutmuşum aşkım iyiki de geldik. " dedi Yankı Aslıhan da gülümsemeyle karşılık verdi.
" Ertuğrul ile birlikte tomayı da alıp merkezden yiyecek bir şeyler almaya gidiyoruz sende kızlara göz kulak ol. " diye bir teklif sundu.
" Tamam. Dikkatli olun. " diyerek kabul ettim. Kendimi turuncu pofuduk minderin üstüne atıp anında uykuya daldım.

Gizem beni büyük bir heyecanla dürterek uyandırdı.
"Miraç kalk, Ertuğrul'lar gideli nerdeyse 2 saat olucak." deyince kapıya koşmam bir oldu.

Kısa bir süre sonra Yankı'yı gördüm. Ancak Ertuğrul kucağındaydı. Koşarak Ertuğrul'u aldım. Yankı da yaralıydı. Arkamızda yüzlerce yaratık vardı. Şu anda onları düşünecek havada değildim. Tek dileğim Ertuğrul'un yaşamasıydı. Eve girdiğimizde Gizem mutfakdan çıkıyordu, sanırım bıçak almıştı.
"Aslıhan sen onları arkaya götür. Bende geliyorum. " dedi Yankı.
Yankı da yaralıydı o da ağır ağır geliyordu. Bu arada biz arka kapıdan çıkarken yaratıklar da içeri giriyordu. Gizem birden durdu ve pis bir gülüş atıp elindeki çakmağı ağaçeve atmasıyla ev bomba gibi uçması bir oldu. - Meğer mutfaktan ocakları açmıştı.- Yankı, Aslıhan, ben ve Ertuğrul yere yuvarlanmıştık. İyiydik ancak yerde yatan Ertuğrul nefes almıyordu.

Virüs 691Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin