Bölüm 22 : 18 Saat 33 Dakika

340 39 0
                                    

Sonunda uyandım. Dışarıda askerler geziyordu. Yankı da kalkmıştı galiba çünkü yatağı boştu. Ertuğrul ise horluyordu. Hangara gitmek için dışarı çıktım.
Hamgarın önünde bir kız daha vardı.
"Selam. " dedi, bende kafamla selam dedim(artık nası oluyosa :D)
" Ne için burdasın? " diye sorunca
" Teknisyenlik için. " dedi. Senin neyine lan teknisyenlik! Diye düşünürken Han yanımıza geldi.
" Günaydın çocuklar. " bizde günaydın dedik.
" Evet size bi haberim var. Sizin işiniz yattı. "
" Neden? " diye sordum.
" Elimizde yeterince malzeme yok, helikopter yapmak istesek pervanesi yok, uçak yapmak istesek elimizde sadece 1 adet kanat var. " bir anda yüzlerimiz düştü.
" Durun, sizin için elimde bi iş daha var. Bu işi listeye yazmayı unuttuğum için bi yandan da iyi oldu. "
" Ne işi? " diye yanımdaki kız sordu.
" Haftada 2 gün dışarı çıkacaksınız, yakındaki marketleri, avm leri loot liyacaksınız. Kendinizi geliştirirseniz belki yanınıza adamlarımı da alıp başka şehirlere de açılabilirsiniz. Ama istemezseniz kafii elimde bir de aşçılık var? "
" Ben yemek yapmaktan anlamam." deyince kız da
"Bende. " dedi
" Tamam o zaman işiniz belli oldu hadi şimdi dağılın yarın adamlarımdan biri sizi güneş doğmadan kaldıracak. " dedikten sonra çadırıma doğru ilerledim.
Bugün Yankı'nın atış talimi vardı. Acaba  dışarıya çıkmak serbest mi? Bunu öğrenmenin bi yolu var.
Tırı kapıya paralel olarak park ettikleri yerde bir asker nöbet tutuyordu.
" Kolay gelsin. " dedim askere doğru ilerkerken.
" Saolun, burda olmamalısınız. "
Deyince yasak olduğunu  öğrendim. Burdan bi çıkış yoktu.
Tekrar çadıra doğru ilerledim. Artık beklemekten başka seçeneğim yoktu. Birden aklıma Ertuğrul geldi. Acaba nerde ve yine ne için mızmızlanıyordu. Büyük ihtimalle terminalde kendine ait odasındaydı. Çadıra girip uyku tutumunun üstüne uzanıp şekerleme yaptım.

Beni dürterek Yankı uyandırdı.
"Kalk dışarıda konuşma var. " deyince güneş daha yeni batıyordu. Gözlerimi ovalayıp yatakda doğruldum.
" Tamam sen git ben kendime gelince gelicem." dedikten sonra Yankı çadırdan çıktı. Bende 5 dakika sonra çadırdan dışarı çıktım.

Tırın üstünde 2 adam duruyordu. Birisi Han'dı diğerini çıkaramadım. Tanımadığım adam konuşmaya başladı.
"Lütfen hepimiz sessiz olalım!" deyince herkes dikkatini adama topladı.
"Burada olmamın sebebi burada olanların memnuniyetsizliği. " dedikten sonra Han adama ters ters baktı. Kimdi bu adam?
" Biz asla bir yerde kalmayıp aksine bir yerde sadece 5 gün kamp kurup başka yerlere gidicez, onun için burada olmak istemeyenler benimle gelebilir. "
Gözlerim Ertuğrul'u aradı, gözleri parlıyordu. Gerçekten bunu yapacak mıydı? Ardından topluluğun yarısından çoğu ileri doğru hareketlendi Ertuğrul da beraber.
" Tamam o zaman gidelim. " demişti adam.
Ertuğul'a doğru koşup yakasına yapıştım.
" Kafayı mı yedin sen? Nereye gittiğini sanıyorsun? "
" Dostum üzgünüm gitmeliyim. "
" Seni asla affetmem! "
"..."
Yakasını bıraktım. Çok sinirliydim. Aşırı.
"Benim tek amacım hayatta kalabilmek dostum, ve ben burada hayatta kalamam, üzgünüm. "
" Bir daha sakın bana dostum deme! "
Arkasını dönüp gidiyordu. Arkasından beyzbol sopası ile kafatasını parçalayıp, beyninin suyunu akıtmak istiyordum.

Gitmişlerdi. Yanımda Han ile Yankı vardı.
" Üzgünüm. " dedi Han.
" Bende. " dedi Yankı.
Çok sinirliydim. Parmaklarımı büküp duruyordum. Biraz daha sert sıksam parmaklarım kırılırdı.
" Bak. " diye söze girdi Han.
" İnsanlar bazen kötü kararlar verebilir, bu onların kötü olduğu anlamına gelmez, bu onların insan olduğu anlamına gelir. "
Onu dinlemiyordum. Aklım başka yerdeydi. Dediklerinden sonra bir küfür savurdum. Ardından odadan çıktı. Ve aklıma bir söz geldi;
İhanet edilen her insan sever intikamı, önemli olan ihanetin acısından daha fazla intikam acısı çıkarmaktır.
Ne kadar doğru söylemişti yazar. Şu anda içimde inanılmaz derecede intikam hırsı vardı.

Virüs 691Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin