34. Bölüm: Esas Gerçekler.

2.1K 126 12
                                    

Merhaba

Kitapta gerçekleşen hiç bir olayın gerçeklik ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Şahıslar, zaman, mekan ve olaylar tamamen hayal ürünüdür, gerçekliği yansıtmamaktadır.

Bu kitap başımızı her gece yastığa rahat koymamız için dağlarda yatan şehitlerimiz ve onları yetiştiren ana, babalar adına yazılmıştır.

İyi okumalar dilerim.🤍

Hakkari,  İz Mevsim Öztürk anlatımıyla

"Tim'in komutanı artık benim. Kalk kapıyı aç asker." diye emrettim. Barlas üzerimden kalkınca ben de hızla kalkarak banyoya doğru ilerledim ve hızla içeriye girdim.

Barlas küfür ede ede gitti ve kapıyı açtı. Bende hızla elimi yüzümü yıkayıp banyo aynasından kendime baktım hiç bir yerimde iz olmadığını görüp banyodan çıktım ve salona doğru adımladım.

"Lan iki dakika geç gelemiyor musunuz?" diye sordu Barlas sinir dolu sesiyle.

"Zaten geç geldik ya oğlum mal mısın sen?" diye sordu Yusuf.

İçeriye girdim beni gördükleri zaman bir hışımla ayağa kalkıp selam durdular. "Rahat olun lütfen." dedim Barlas'ın yanına ilerleyip oturdum.

"Hoş geldiniz bir şey ister misiniz çay ya da kahve? Soğuk şeylerde var." dedim, ilk defa evime geldikleri için heyecanlıydım aslında ama belli etmemeye çalışıyordum.

"Yok İz sadece otur ve bizi dinle." dedi Yusuf. Yüzünde ve gözlerinde ağır pişmanlık ve özlem vardı.

Şuan karşımda Öztürk kardeşler, Timur ve Yarbay Türk oturuyordu. Timin geri kalanının bir suçu olmadığı için Barlas onları çağırmamıştı.

"Eğerki iznin olursa ilk ben anlatmak istiyorum." dedi Yusuf. Ardından Alperen "İlk bizi dinlemeni istiyoruz kardeşim." dedi şefkat dolu sesiyle.

"Dinliyorum." dedim tek düze bir sesle.

"Bize kırgınsın biliyoruz. Bilmemiz bir işe yaramıyor bunuda biliyoruz ama sen o evden gitmeseydin ruhun ölecekti. Bizim elimizden bir şey gelmiyordu inan ki sırf bedenin ve ruhun rahata kavuşsun diyeydi yaptığımız her şey. İnan ki o attığım tokat bile babam inansın diyeydi. O kadar pişmanım ki yaptığım şeyden ama bir o kadarda pişman değilim biz bunu yapmasaydık sen Binbaşı Öztürk olamazdın güzelim." dedi Yusuf tane tane konuşarak.

O konuştukça kalbime bir ok saplandı o anlattıkça tırnaklarım derime saplandı.

Elimin üzerinde bir el hissettim Barlas kendimi tırnakladığım elimi tutuyordu. Ona gülümseyip kafamı tekrar Yusuf'a çevirdim.

"Senin her gece yediğin dayağı biliyorduk seni her kurtarmaya çalışmamızda sana daha da zarar veriyordu. Bir akşam sen bayıldın sırf sana su verdik diye seni kaynar su ile haşlayaçağını söylerek bizi tehdit etti." dedi. Duyduğum kulağımda yankılandı ve 11 sene 3 aydır boş yere abilerim ile kötüydüm.

"Devam et." dedim.

"Senin askeriyeye kabul edildiğini senden önce öğrendim ve inan ki senden çok sevindim. Sen o kapıdan çıktın ya bizim için bitti o ev. Varla yok arası olduk orada yemeklere katılmıyor onlarla hiç bir aktivite dahi yapmıyorduk. Tek gayemiz seni bulup her şeyi anlatmaktı ama seni her bulduğumuz da bizi haklı olarak kovduğun için anlatamadık." dedi Alperen, kırgınlardı bana onları dinlemediğim için kırgınlardı.

KURT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin