Yarışı kazanmıştı.
Buradaki bütün arabaların sahibi oydu.
Arabasından aşağıya inerek kafasını kaldırdı ve seyircilerim olduğu tarafa baktı. Yaptığı hareketle çığlıklar yükselirken, birkaç saniye gözleriyle seyircileri taradı.
Ardından gözleri ben...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🕯
"Atabey."
Birinin adını seslenmesi ile birlikte bilincim yavaş yavaş yerine gelmeye başlarken, sesin hemen arkasından duyulmaya başlayan patırtı sesleriyle birlikte kaşlarım çatıldı.
"Kalk çabuk, ortalık savaş alanına döndü."
Duyduğum şeylerle birlikte gözlerim yavaşça aralanırken, yeni uyandığımdan dolayı etrafı bulanık görüyordum.
"Ne oluyor lan?"
Yanıma birinin atladığını hissederken, gözlerimi birkaç kez açıp kapatarak kendime gelmeye çalıştım.
"Öleceğim Atabey."
Sungurun keyifsiz ve öfkeli sesiyle birlikte zorlukla yattığım yerden doğrulurken, kafamı hafifçe ona doğru çevirdim ve baktım.
Yatakta Sungur ve benden başka hiç kimse yoktu.
Gabriel nereye gitmişti?
İç çekerek kendime gelmeye çalışırken, Sungur yavaşça yatakta yuvalarlandı ve sinirli bir ifadeyle ayağa kalktı.
"Açlıktan öleceğim." Sinirli bir şekilde ellerini beline koyarak bana baktığında, esneyerek kaşlarımı kaldırdım.
"Neden?"
Sungur öfkeli bir soluk bırakırken, odanın dışarısından duyduğum takırtı ile uykum iyice dağıldı.
Neler oluyordu lan dışarıda?
"Seninkiyle Isaac olacak o mal yarışa girdi."
O söylenmeye devam ederken, üzerimdeki yorganı atarak gözlerimi camdan dışarıya çevirdim.
Gördüğüm manzara birkaç saniyeliğine dünyadan soyutlanmama neden olurken, dudaklarımda ufak bir tebessüm oluştu.
İtalyaya gelmiştik.
Dün akşam geç saatte vardığımız için Isaac direkt olarak odalarımızın yerini göstermiş ve yatmaya gitmişti.
Benim de uykum çok olduğu için direkt odaya geldiğim gibi duş almış, ardından kendimi yatağa atmıştım.
Şimdi ise sabah olduğu için karşımdaki manzarayı daha net bir şekilde görebiliyordum.