Sabah on gibi uyandım. Kızlar çoktan uyanmış giyiniyorlardı. Kahvaltıya dışarı çıkardık muhtemelen. Bizim yurt çoğu yurttan daha rahattı. Odalarda banyo vardı, odalar geniş ve üç kişilikti. Tek sorun yemekleriydi. Yurtta yemek yemezdik.
Kot pantolonumu ve yeşil tişörtümü giydim. Kahvaltı yapıp döneriz diye düşünüyordum.
"Kızlar kahvaltı yapıp döneriz, değil mi?" diye sordum.
"Evet canım. İşimiz var zaten. Seni partiye hazırlayacağız." dedi İlda heyecanla.
Korktuğum başıma geldi. Yine de ses çıkarmadım. Kızlar da hazır olunca çıktık. Küçük Park'a gidip bir cafeye oturduk. Kahvaltımızı yaparken,
"Kızlar size bir şey söyleyeceğim." dedi Yağmur.
"Dinliyoruz." dedi İlda.
"Sarp mesaj attı bana. Pazar günü için kahvaltıya davet etti." dedi heyecanla.
"Desene tek sap ben olacağım artık." diye dalga geçtim.
Kahkaha attık hep beraber. Sarp ve Yağmur için çok sevindim. Geç bile kaldılar.
Saat üç olmuştu yurda geldiğimizde. Daha dört saat vardı. Biraz daha muhabbet ettik. Dayanamadım ve İlda'ya Ateş'i sordum.
"İlda, Ateş'i ne kadar tanıyorsun?"
"Ooo Bade hanım hayırdır? Ateş'e mi tutuldun?" dedi Yağmur.
"Saçmalama Yağmur,sordum öylesine." dedim.
"Fırat'la çıktığımız ilk zamanlarda tanışmıştık. Biraz kaba ve soğuk ama iyi biridir. Annesi Defne'yi yani kardeşini doğururken ölmüş. Babası da kendini işlerine vermiş. Biraz ilgisiz bir baba. Ateş'in tek değerli varlığı kardeşi. Babası Fırat'ın babasıyla beraber şirketi yönetiyor. Fırat ve Ateş okulu bitirince şirketin başına geçecekler ama arada sırada şirkette çalışıyorlar. Bildiklerim bu kadar." dedi İlda.
Aile konusunda benziyorduk biraz. Onun annesi ölmüş, babası yaşayan ölü ve tek dayanağı kardeşi. Benim ise ailem yaşayan ölü, tek dayanağım kardeşim.
İlda'nın uzun konuşmasının üzerinden bir saat geçmişti. Herkes kendi işleriyle ilgileniyordu. Ben de müzik dinleyip kitap okuyordum. Mesaj gelmişti. Bilmediğim bir numaradan,
"Selam, ben Defne. Numaranı Fırat abiden zorla aldım, umarım kızmamışsındır."
Böyle şeylerden hoşlanmazdım. Ama Defne'ye kızamıyordum. Ela gibiydi. Neşeli, arkadaş canlısı, iyi kalpli ve biraz cadı..
"Böyle şeylerden hoşlanmam ama kızmadım." diye cevap yazdım.
Çok geçmeden mesaj geldi.
"Fırat abi söylemişti ama ben seninle arkadaş olmak istiyorum."
"Bence bu iyi bir fikir değil Defne."
"Neden böyle diyorsun? Seni çok sevdim ben."
"Yakında anlarsın. Genelde kaçarlar benden."
"Neden kaçsınlar ki?"
"Fırat'a sor, o anlatır." diye yazdım son olarak.
Daha fazla konuşmak istemedim. Zaten saat yaklaşıyordu. Kalkıp duşa girdim. Banyodan çıktığımda saat beş buçuktu. Elbisem açık turuncu renginde göğsümden boynuma kadar danteli olan askılı mini bir elbiseydi. Krem rengi stiletto bir ayakkabı ve krem rengi küçük portföy çanta ile tamamlamıştık elbisemi. Aksesuar olarak sadece saatimi taktım. Giyinince kızlar hemen yanıma gelip saçımı ve makyajımı yapmaya başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'IN ATEŞ'İ
Teen Fiction"Gidemezsin. Bana inanana kadar gidemezsin!" "Bırak!" deyip kolumu çekmeye çalıştım. Ateş'in yanından arkaya baktım. Defne korkulu gözlerle bizi izliyordu. "İstemiyorum. Bırak artık peşimi." dedim sona doğru kısılan sesimle. Sevdiğin kişiden kaçmak...