Uyandığımda hava aydınlanmamıştı. Telefonumu açtım. Saat gece dörttü. Üç saat uyuyup uyanmıştım. Telefonuma baktım. 58 cevapsız arama ve 43 mesaj vardı. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Birkaç gün hepsinden uzak kalmalıydım. Demir'de kalabilirdim. Demir'e mesaj attım,
"Demir uyanınca beni arar mısın?"
Telefonu komodinin üstüne koyup gözlerimi kapattım.
Telefonumun sesine uyandım. Kimin aradığına bakmadan açtım.
"Ne var ya?"
"Uyuyor muydun Bade? Bu saatte yani?"
"Sabahları insanlar uyur Demir."
"Ne sabahı kızım saat bir oldu. Kaç defa aradım açmadın. Belli kış uykusuna yatmışsın."
"Of Demir. Dalga geçme."
"Tamam canım kızma. Sen ne diyecektin bana?"
"Şey, birkaç gün sende kalabilir miyim?"
"T-tabi canım kalabilirsin. Bir şey mi oldu?"
"Bir şeyler oldu ama sorma şimdi."
"Tamam canım. Neredesin sen şimdi?"
"Kimseye söylemezsen söylerim."
"Merak etme söylemem."
"Oteldeyim. İşin yoksa gelip alabilir misin beni?"
"Geliyorum adı neydi otelin?"
"Şey, bilmiyorum bakmadım dün. Konum atarım sana."
"Tamam bekliyorum." deyip kapattı.
Konumu attım. Kalkıp banyoya girdim. Üşüyordum. Ilık bir duş alıp giyindim. Odadan çıkıp resepsiyona indim. Çıkışımı yapıp parayı ödedim. Kapıda Demir'i beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra geldi. Arabaya biner binmez,
"Bade bu halin ne? Ağladın mı gece?" diye sordu endişeyle.
"Soru sorma Demir lütfen."
"Tamam, bir şeyler yiyelim öyle geçelim eve."
"Demir ya yurda uğrasak olur mu? Birkaç kıyafet alayım."
"Tamam canım zaten kızlar derstedir şimdi."
Kızlardan kaçtığımı anlamıştı. Demir'e bir açıklama borçluydum ama şu an hiç halim yoktu. Yurda gelene kadar konuşmadık.
"En fazla on beş dakika sonra gelirim" dedim.
İndim arabadan. Oda boştu. Büyük çantalarımdan birini çıkarıp ihtiyacım olabilecek şeyleri koydum. Hardal rengi şortumu giyip üstüne mickey mouse olan kısa kollu salaş beyaz tişörtümü giydim. Tişörtün önünü şortun içine soktum. Beyaz converselerimi giyip aynanın karşısına geçtim. Çok solgun görünüyordum. Yüzümü renklendirecek bir makyaj yaptım. Saçlarımı tarayıp salık bıraktım. Çantamı alıp odadan çıktım. Demir beni görünce gelip çantamı aldı. Arabaya bindik.
"Demir benim karnım aç değil. Sen de değilsen yemeğe gitmeyelim."
"Tamam eve gidiyoruz o zaman." dedi.
Yol boyunca konuşmadık. Bu bir hafta içinde kendimi toparlayıp yepyeni bir Bade olarak dönmeliydim. Demir konusu da ayrı bir sorundu. Partiden beri konuşmamıştık. Ona kızgın veya kırgın değildim ama beni götürdüğü bir partide, beni yalnız bırakıp kızın biriyle ilgilenmesi hoş olmamıştı. Eğer kalacak başka yerim olsaydı Demir'le birkaç gün daha konuşmazdım. O olay hiç olmamış gibi davranmak en iyisiydi bence.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'IN ATEŞ'İ
Teen Fiction"Gidemezsin. Bana inanana kadar gidemezsin!" "Bırak!" deyip kolumu çekmeye çalıştım. Ateş'in yanından arkaya baktım. Defne korkulu gözlerle bizi izliyordu. "İstemiyorum. Bırak artık peşimi." dedim sona doğru kısılan sesimle. Sevdiğin kişiden kaçmak...