Saat on bir gibi uyandım. Bugün salıydı, yapmam gereken bir alışveriş vardı. Sinan Bey alışveriş için izin vermişti. Takvime baktım. Mayıs'ın yirmi yedisiydi. Bu hafta son kez işe gidecektim. Önümüzdeki hafta yaz iznim başlıyordu. Zaten nişana az kalmıştı. Kalkıp banyoya girdim. Duştan çıktıktan sonra mor rengindeki spor elbisemi giydim. Mutfağa gidip kendime kahvaltı hazırlamaya başladım.
Balkonda kahvemi içerken yine düşüncelere daldım. Dün Burak'la görüşmüştüm sadece. Başka kimseyle görüşmemiştim. Sınavdan sonra yemek yemiştik, yemekten sonra beni işe bırakmıştı. Kardeşine abisi olduğunu söylemek için uygun bir zamanı beklediğini söylemişti. Onun için çok zor olmalıydı.
Saat bir olunca odama gidip hafif bir makyaj yaptım. Saçlarımı kendi haline bırakıp üstüme uygun bir çanta seçtim. İçine eşyalarımı koyup odadan çıktım. Telefonuma mesaj gelince salona gittim. Defne geldiğini söylüyordu. Spor ayakkabılarımı giyinip evden çıktım.
Yol boyunca Defne konuşmuştu, ben dinlemiştim. Nişan olayı beni biraz geriyordu. İçimden bir ses kötü şeyler olacağını söylüyordu.
"Canım geldik."
Defne'nin sesiyle emniyet kemerimi açıp arabadan indim. Büyük bir alışveriş merkezine gelmiştik. İçeri girdik. Burada uygun bir şeyler bulabileceğimi pek sanmıyordum. Defne kolumdan tutup bir mağazaya doğru sürükledi. Çok sık elbiselerin olduğu bir yerdi. Bu kadar abartılı şeyler istemiyordum. Hoşnutsuz bir şekilde askılara baktım.
"Bade?"
Defne'nin sesini duyunca ona doğru yürüdüm. Elinde kıpkırmızı bir elbise tutuyordu. Uzun bir elbiseydi. "Bunu denemeni istiyorum." dedi heyecanla.
Onu kırmamak için elbiseyi alıp kabine girdim. Önden sıradan gözükse de iddialı bir sırt dekoltesi vardı. Ayrıca sol bacağımı baştan aşağıya ortaya seren bir yırtmacı vardı. Bu elbiseyi ne ben giyerdim ne Ateş giydirirdi. Kabinden çıkar çıkmaz konuştum.
"Defne ya bu elbise fazla açık."
Etrafıma bakınca Defne'yi göremedim. Birkaç kişi bana bakıyordu. Aralarında erkek de vardı. Rahatsız olmuştum. Bana doğru gelen Defne'yi görünce rahatladım.
"Afet olmuşsun Bade."
"Bunu giyemem Defne."
Başını salladı. O da farkındaydı en azından. Kabine girip kendi kıyafetimi giydim. Kabinden çıkınca bu mağazadan çıktık.
İki buçuk saattir mağazaları dolaşıyorduk. Adam akıllı bir şey bulamamıştım. Bu son mağazaydı. Bulamazsak yarın başka bir alışveriş merkezine gidecektik. Mağazaya göz gezdirdim. Köşede duran lacivert elbise dikkatimi çekti. Kalın askılı kısa bir elbiseydi. Etek kısımlarında ve askılarında gri renginde desenleri vardı. Sırtımın bir kısmı tülden oluşuyordu. Elbiseye hayran kalmıştım.
"Bence bunu denemelisin Bade." dedi arkamdan Defne. Başımı sallayıp kabine girdim. Elbiseyi giyip dışarı çıktım. Aynadan kendime baktım. Harikaydı.
"Çok güzel oldu Bade. En uygunu bu bence."
Gülümseyerek başımı salladım. Kabine girip kendi elbisemi giydim. Elbisenin etiketine bakınca gülümsemem soldu. Bütün paramı versem de alamazdım bunu. Kabinden çıktım.
"N'oldu Bade?"
"Ya Defne ben bu elbiseyi alamam."
"Neden ki? Beğenmedin mi?"
"Çok beğendim ama parası beni aşıyor."
"Ben alabili-"
"Sakın Defne!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'IN ATEŞ'İ
Teen Fiction"Gidemezsin. Bana inanana kadar gidemezsin!" "Bırak!" deyip kolumu çekmeye çalıştım. Ateş'in yanından arkaya baktım. Defne korkulu gözlerle bizi izliyordu. "İstemiyorum. Bırak artık peşimi." dedim sona doğru kısılan sesimle. Sevdiğin kişiden kaçmak...