Sabah sekizde uyandım. Banyoda işlerimi halledip kot şortumu giydim. Üstüne sarı tişörtümü giydim. Saçlarımı yandan örüp spor ayakkabılarımı giydim. Çantamı da alıp çıktım. Okula yürümeye başladım.
Bugün üç dersim vardı ve ikisi bitmişti. Son dersimin başlamasına on dakika vardı. Kantine gidip kahve almaya karar verdim. Kantinde Fırat'ı gördüm. Yanına gittim.
"Oo siz buralara uğrar mıydınız Fırat Bey?" diye dalga geçtim.
"Bu kantin beni pek açmıyor ya."
"Hayırdır? Moralin bozuk gibi."
"İlda'yla aramız bozuk ya.."
"Benim yüzümden.."
"Saçmalama Bade. Yağmur yüzünden böyle oldu."
"Şey.. Sarp'la konuştun mu hiç?"
"Seninle görüşmek için yardım istedi. 'Ben karışmam' dedim."
"İyi demişsin. Neyse benim dersim var sonra konuşuruz. Sıkma canını."
"Tamam, görüşürüz canım." dedi.
Sıkıcı bir dersin ardından bahçede Ateş'i bekliyordum. Ela'yı aramaya karar verdim. En son dört gün önce konuşmuştuk.
"Ablam.."
"Nasılsın canım? İyi misin?"
"Ben iyiyim abla asıl sen nasılsın?"
"İyiyim canım merak etme."
"Abim geldi dün gece. Annemlere senin hakkında çok kötü şeyler söyledi.."
"İnandılar onlar da, değil mi?"
"Ben inanmadım abla. Sen kötü bir şey yapmazsın."
"Yapmadım ablacım."
"Biliyorum abla biliyorum. Ee eniştemden bahsetsene." dedi heyecanla.
"Ela!"
"Utanmış mı benim ablam?"
"Dalga geçme Ela ya. Benim için yeni şeyler bunlar. Birine anlatacak kadar alışamadım."
"Biliyorum ama merak ediyorum."
"Yazarım bir ara sana."
"Söylemek daha zor değil mi?"
"Evet. Neyse nasıl gidiyor okulun? Hayatın?"
"Derslerim iyi. Abla ev çok gergin. Zeynep ablamın nişanı konusunda gerginlikler var. Murat eniştenin ailesi sorun çıkarıyormuş galiba, ben de pek bilmiyorum ki anlatmıyorlar."
"Sen bunları kafana takma canım bir şekilde hallederler. Şimdi kapatmam lazım. Ha bu arada yeni işimden bahsetmiştim sana. Eve baktık Ateş'le. Çok güzel bir ev. Eşyalı ama birkaç şey almam gerekiyor. Alışverişe gideceğiz birazdan."
"Çok sevindim. Eniştemin adı da güzelmiş. Selam söyle.'' dedi gülerek.
"Söylerim Ela söylerim. Hadi öpüyorum seni, dikkat et kendine."
"Ben de öptüm ablacım."
Ateş gelmişti. Arabada bekliyordu beni.
"Kusura bakma beklettim. Ela'yla konuşuyordum."
"Sorun değil güzelim."
"Sana selam söyledi."
"Benim hakkımda mı konuştunuz?'' diye sordu muzipçe.
"Ne alakası var ya? Laf arasında geçti."
"Peki, öyle olsun. "dedi hafiften gülerek.
Ona gülmek çok yakışıyordu. Ama pek gülmüyordu. Yanımızda birileri varken çok daha ciddiydi. Buz kütlesiydi. Yalnızken daha içten, daha rahattı. İki yüzlü değildi ama sanki iki kişiliği var gibiydi. Bazen çok sinirli, çok soğuk ve çok mesafeli oluyordu. Bazense pamuk gibi biri oluyordu. Onu anlamak çok zordu. Onunla tanışalı daha bir ay olmuştu. Ondan ilk karşılaşmamızda etkilenmiştim ama sevmek için erkenmiş gibi geliyordu bazen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'IN ATEŞ'İ
Teen Fiction"Gidemezsin. Bana inanana kadar gidemezsin!" "Bırak!" deyip kolumu çekmeye çalıştım. Ateş'in yanından arkaya baktım. Defne korkulu gözlerle bizi izliyordu. "İstemiyorum. Bırak artık peşimi." dedim sona doğru kısılan sesimle. Sevdiğin kişiden kaçmak...