Sabah telefonumun sesiyle uyandım. Arayan İlda'ydı. Açmadım. Sahilde ağladığım günün üstünden iki gün geçmişti. Bugün cumaydı ve artık yurda dönmem gerekiyordu. Kendimi toparlamıştım. Ağlamıyordum artık. Pijamalarımla banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Ardından mutfağa gittim. Demir evde yoktu, okulda olmalıydı. Kahvemi yapıp balkona çıktım. Kendimi daha güçlü hissediyordum. İki gün toparlanmam için yetmişti. Kaçmak bana göre değildi ama kimseyi istememiştim yanımda. Demir'in yanımda olmasında bir sorun yoktu çünkü sorgulamıyordu beni. Daha çok yakınlaşmıştık bu iki günde.
Kahvem bitince içeri girdim. Kullandığım odayı toparladım. Sadece giyeceğim kıyafetler kalmıştı. Dar kotumu giydim. Üstüne mavi bir tişört geçirdim. Beyaz converselerimi giymek zorunda kaldım. Başka ayakkabı getirmemiştim. Dün ördüğüm saçlarımı açtım. Hafif kabarmıştı ama güzel duruyordu. Makyajımı yapıp çıktım odadan. Demir gelince yurda dönecektim.
İnternete girdim. İnstagram'da takıldım biraz. Defne bir fotoğraf atmıştı. Ateş, Ateş'e sarılan bir sarışın ve Defne.. Kim olduğuyla ilgili bir şey yazmıyordu. Sevgilisi miydi acaba?Ateş'i düşünmek artık acı vermiyordu. O imkansızdı ve kalbimin derinliklerinde kalacaktı.
O gün yemekteki herkese ayıp olmuştu, Ateş hariç. Hepsiyle konuşmam gerekiyordu.
Demir geldiğinde kitap okuyordum.
"Hoş geldin."
"Hoş buldum canım. Gidecek misin bugün?"
"Evet gideyim. Seni de rahatsız ettim."
"Saçmalama. Ben mutlu oldum burada kalmana. Hatta alıştım bile. Zor olacak senin yokluğun." dedi hüzünle.
Kızardım. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. Cevap vermediğimi görünce,
"Neyse, bir şeyler yedin mi?" diye sordu.
"Kahve içtim."
"Hadi bir şeyler yiyelim sonra bırakırım seni."
"Tamam bekle çantamı alıp geliyorum." deyip odaya gittim.
Çantamı alıp odaya baktım. İlk geldiğim gün nasılsa öyle bırakmıştım odayı. İçeri gittim.
"Gidelim." deyip kapıya doğru yürüdüm.
Canım waffle çekmişti. Demir'i ikna edip waffle yemeye gittik.
Yurda geldiğimde saat 17:13'tü. Odaya çıktım. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Kızlar beni görünce hemen koşup sarıldılar.
"Tamam kızlar çok özlediniz anladım." diye dalga geçtim.
"Eğer bir daha böyle saçma bir şekilde bizden kaçarsan o turuncu saçlarını yolarım." dedi İlda.
Yapardı valla. Kaçmamam gerekirdi biliyordum ama ilk defa sevmiştim birini. Nasıl davranacağımı şaşırmıştım.
"Merak etmeyin kaçmak yok artık. Aptalca bir şeydi." dedim.
"Çok aptalcaydı. Neden kaçtığın da belli değil." dedi Yağmur.
"Bunları konuşmayalım kızlar. İzin verin de oturayım bir." dedim.
Ayaktaydım hala. Kızlar önümden çekilince yatağıma oturdum. Kızlarda gelip oturunca beni sorgulayacaklarını anladım,
"Siz sormadan ben söyleyeyim, Defnelerden çıkınca en yakın otele gittim. O gece orada kaldım. Sonra Demir'e gittim. Daha doğrusu onunla konuştum beni almaya geldi. Onda kaldım işte. Neden kaçtığıma gelince.." deyip sustum.
"Söyle Bade? Merak ediyoruz sen hiç böyle yapmazdın." dedi İlda.
"Ne konuştunuz Ateş'le bahçede? Ne dedi sana? Ona sorduk bir şey demedi." dedi Yağmur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'IN ATEŞ'İ
Novela Juvenil"Gidemezsin. Bana inanana kadar gidemezsin!" "Bırak!" deyip kolumu çekmeye çalıştım. Ateş'in yanından arkaya baktım. Defne korkulu gözlerle bizi izliyordu. "İstemiyorum. Bırak artık peşimi." dedim sona doğru kısılan sesimle. Sevdiğin kişiden kaçmak...