*Medya; Bade'nin giydikleri..*
Sabah telefonumun alarmı çalınca uyandım. Oyalanmadan kalktım. Banyoya girip rutin işlerimi hallettim. Gözlerim kızarmıştı. Rahat uyuyamayınca böyle oluyordu. Banyodan çıkıp odama girdim. Zemini koyu mavi, üstünde pembe ve açık mavi çiçekleri olan elbisemi giydim. Saçlarımı düzleştirip sıkı bir at kuyruğu yaptım. Gözlerimin kızarıklığını kapatıp her zamanki makyajımı yaptım. Pembe bir ruj sürüp altın sarısı kolyemi ve saatimi taktım. Beyaz çantamı ve kitaplarımı alıp odadan çıktım. Mutfağa gidip bir bardak meyve suyu içtim. Parfüm sıkmayı unuttuğumu fark edip odama gittim. Kitaplığımı görünce gözlerim dolmaya başladı. Kendimi toparlayıp salona döndüm. Erken kalktığım için biraz zamanım vardı. Telefonuma baktım. Ateş mesaj atmıştı. Pişman olduğunu biliyordum. Ama kalbimdeki acı sıcaklığını korurken onu affedemezdim. Bu konuyu sonra düşünmeye karar verip ayağa kalktım. Değişik bir sarı rengine sahip olan babetlerimi giyip dışarı çıktım.
Okula geldiğimde ders başlamak üzereydi. Ortalarda bir yere oturup kendimi derse vermeye çalıştım.
Ders bittiğin bahçeye çıktım. Elbiseme dikkat ederek oturdum. Bir saat boşluğum vardı ama hiçbir şey yapmak istemiyordum. Bahçedeki insanları izlemeye başladım. Çaprazımda kalan kızlı erkekli grubun bana baktığını fark ettim. Daha doğrusu beş kişiden ikisi bana bakıyordu. Çok dikkat çeken biri değildim. İnsanlar bir kez baktıktan sonra ikinci kez bakmaya tenezzül etmiyordu. Ama o gruptaki iki erkek de yaklaşık on dakikadır bana bakıyordu. Bu durum bozuk olan sinirlerimi daha çok bozmuştu. Telefonumu çıkarıp oyalanmaya çalıştım. Ela'nın beni iki kez aradığını gördüm. Geri döndüm. İlk çalışta açtı.
"Abla!"
"Efendim canım? Bir şey mi oldu?"
"Oldu abla. Zeynep ablamın nişanını erkene aldılar. İşler çok karışık abla. Beni yalnız bırakma sen de gel lütfen.." dedi ağlamaklı bir sesle.
"Sakin ol ablacım. Anlat önce ne oldu?"
"Erkek tarafı nişandan vazgeçmeyi düşündü. Annemler ikna ettiler. Sorun çıkmasın diye erkene aldılar. Abla.. Annem sırf zenginler diye eniştemin kardeşiyle beni evlendirmeyi düşünüyor." dedi ağlayarak.
Annem kendini aşmıştı artık. Saçmalıktı bu.
"Ağlama bir tanem. Öyle bir şey yapamaz. Çok küçüksün sen daha. Ben nişana geleceğim merak etme. En kötü ihtimal çocukla konuşurum."
"Teşekkür ederim abla. İyi ki varsın. Seni çok seviyorum."
"Sen de iyi ki varsın. Söyle bakalım nişan ne zaman olacak?"
"1 Haziran akşamı diye karar verildi."
"Tamam canım benim sınavlarım da biter o zamana kadar. "
"Abla benim kapatmam lazım. Öpüyorum seni."
"Bende seni canım benim."
Ela için o nişana gitmeliydim. Onun üzülmemesi için elimden gelen her şeyi yapardım.
Çaprazıma baktım. İki erkekten sarışın olanıyla göz göze geldik. Sorunu neydi bunun? Oturduğum yerden kalktım. Dersimin başlamasına yarım saat vardı. Kütüphaneye gitmeye karar verdim. O grubun yanından geçmek zorunda kaldım. Geçerken hepsi bana bakıyordu."Ne var? Ne bakıyorsunuz?" diye bağırdım sinirle.
Bana sürekli bakan iki kişi hariç diğerleri önüne dönmüştü. İkisine de sinirli bir şekilde bakıp yürümeye devam ettim. Kütüphaneye gelene kadar derin nefesler aldım. Kütüphanenin içine girince az da olsa huzur bulmuştum. Kitapları çok seviyordum. Rafların arasında dolaştım. Hoşuma giden iki-üç tane kitap vardı ama okuyacak zamanım yoktu. Derslerimle alakalı kitapları gezerken biri koluma dokundu. Aniden yanıma döndüm. Bahçede sürekli bana bakan sarışın çocuktu. Kaşlarımı çatarak baktım. Cevap vermeden bana bakıyordu. Transa geçmiş gibiydi. Bakışlarında farklı bir şey vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'IN ATEŞ'İ
Novela Juvenil"Gidemezsin. Bana inanana kadar gidemezsin!" "Bırak!" deyip kolumu çekmeye çalıştım. Ateş'in yanından arkaya baktım. Defne korkulu gözlerle bizi izliyordu. "İstemiyorum. Bırak artık peşimi." dedim sona doğru kısılan sesimle. Sevdiğin kişiden kaçmak...