Uyandığımda saat on birdi. Bugün cumartesiydi ve yapacak hiçbir işim yoktu. Aslında biraz ders çalışsam iyi olurdu. Dün gece geldi aklıma. İğreniyor musun diye sorduktan sonra hiç konuşmamıştık. Keşke davranışlarında samimi olduğuna inanabilseydim.. Beni seviyormuş gibi davranıyordu. Tek amacı benimle birlikte olabilmekti. Okuldan birkaç kişiye sormuştum. Ve hepsi benzer şeyler söylemişti. Hiçbir kızı sevmediğini, kızlarla oynadığını söylemişlerdi. Hatta biri ; 'Elde etmek istediği kıza yakın davranır, seviyormuş gibi yapar ve birlikte olduktan sonra yüzüne bakmaz.' dedi. Şimdiye kadar sadece bir kızı elde etmek için uğraşmış, kız gerçekleri fark edince yurtdışına kaçmış. Ve kampüste ona aşık yüzden fazla kız vardı. Yüz vermediğim için beni kafasına takmış olmalıydı. Çünkü 'Ateş kızlara değil, kızlar Ateş'e gider'. Ona kanmayacaktım.
Ders çalışmayı bitirdiğimde saat üç olmuştu. Üç saattir çalışıyordum ve başım ağrımaya başlamıştı. Kızlar yine yoktu. Aramız eskisi kadar iyi değilmiş gibi geliyordu bana. Daha doğrusu beraber pek vakit geçiremiyorduk. Yağmur ve Sarp yeni sevgili olmuşlardı zaten.
Odada durmaktan sıkılmıştım. Dışarı çıkmaya karar verdim. Siyah mini şortumu giyip üstüne beyaz tişörtümü giydim. Saçlarımı kendi haline bıraktım. Koyu yeşil boyundan askılı çantama ihtiyacım olan şeyleri ve okumak için bir kitap koydum. Gri-yeşil spor ayakkabımı giyip dışarı çıktım. Hava güneşliydi. Güneş gözlüğümü çıkarıp taktım. Yurttan çok az uzaklaşmıştım ki telefonum çaldı. Sarp arıyordu.
"Efendim Sarp?"
"Sarp mı? 'Abicik' e n'oldu?"
"Bir şey olmadı. Neden aradın?"
"Ufaklık iyi misin?"
"Evet."
"Tamam. Görüşelim mi diyecektim. Konuşmak istediğim şeyler var. Hem konuşur hem kahve içeriz."
"Yağmur'la değil misin?"
"Hayır, Yağmur ve İlda beraberler." dedi.
Bana niye haber vermediler ki? Uzaklaşıyorlardı benden.
"Tamam Sarp görüşelim. Ben yeni çıktım yurttan. Kahve Diyarı'nda buluşalım."
"Tamam ufaklık, görüşürüz."
Bir şey demeden kapattım. Kahve Diyarı'na doğru yürümeye başladım. Kızlar aklıma takılmıştı. Değersiz görülmeye alışıktım ama onlar farklıydı. 'Kardeşim'den farkları yoktu.
Kahve Diyarı'na geldiğimde daha Sarp gelmemişti. Köşede bir masaya oturdum. Sarp gelene kadar tatlı yemeye karar verdim. Garsonu çağırıp,
"Çikolatalı sufle alabilir miyim?"
"Tabii efendim, başka bir isteğiniz var mı?"
"Teşekkürler. Arkadaşım gelecek belki o gelince.."
Garson uzaklaştı. Acaba Sarp ne konuşacaktı benimle? Dün görüşmüştük ne olmuş olabilir ki?
Garson suflemi getirirken Sarp ve Ateş'in geldiğini gördüm. Onun ne işi vardı ki? Gelip oturdular. Ben bu adamdan uzak durdukça o yakınıma geliyordu."Sarp?"
"Efendim?"
"Ateş ne alaka?" dedim Ateş'e bakmadan.
"Kızlar ve Fırat gelecek birazdan. Size bir şey söyleyeceğiz." dedi Sarp.
"Size derken? "
"Yani erkekler olarak kızlara bir haberimiz var." dedi Sarp.
Bir şey demeden önüme dönüp sufleden yemeye başladım.
"Bir şeyler istesenize." dedim.
Garsonu çağırıp,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'IN ATEŞ'İ
Teen Fiction"Gidemezsin. Bana inanana kadar gidemezsin!" "Bırak!" deyip kolumu çekmeye çalıştım. Ateş'in yanından arkaya baktım. Defne korkulu gözlerle bizi izliyordu. "İstemiyorum. Bırak artık peşimi." dedim sona doğru kısılan sesimle. Sevdiğin kişiden kaçmak...