Bölüm 13: Gölge

20 3 0
                                    

Bu gün Alya ile derslere girmeye başlayacağım. Bir çocuğun okula başladığı ilk günün heyecanı var üzerimde.
Ateş'in dün geceki söylediklerini düşünmek için sabaha kadar vaktim olmuştu çünkü gözüme bir dakika bile uyku girmemişti.
Sıradan bir insan değilsem, bu evrene ayak uydurmalıydım ve bu eğitimler burada yaşamak için hayati önem taşıyordu. Fazla savunmasız ve güçsüzdüm. Bu yüzden daha fazla bu şekilde devam etmeyecektim.

Üzerimi değiştirmek için dolaba elimi uzattığımda lacivert bir jean ve krem rengi yumuşacık yün bir kazak verdi.
Neyse ki okula uygun kıyafetler verebilmişti. Saçlarımı dağınık bırakıp, solgun görünen yüzümü şeftali tonunda allıkla hafif renklendirdikten sonra odadan çıktım. Ateş gece odasına gitmemiş, bıraktığım gibi içeride uzanıyordu.
"Nasıl hissediyorsun?"
"Standart."
"Buralarda standart hep böyle midir?"
"Alışsan iyi edersin, bu ne ilkti ne de son olacak."
"Anlıyorum."

Kapının iki kez tıklatılmasıyla ikimizin de bakışları kapıya yöneldi. "Ben bakarım Alyadır herhalde, bugün birlikte derslere başlıyoruz."
Hızlı adımlarla ilerleyip kapıyı açtım, karşımda gördüğüme oldukça şaşırdığım kişi Alya değildi.
"Cansu?"
"Selam! Naber? Girebilir miyim?"
Hepsini peş peşe söylemişti ve cevap beklemeden içeriye adımlamıştı.
"Tabi ki gel."
Koltukta uzanan Ateş'e selam verip rahat bir şekilde şöminenin yanındaki koltuğa oturdu, ben de karşısındakine oturmuş şaşkınca yüzüne bakıyordum.
Elini cebine attı, "Sana birşey getirdim" dedi yüzünde tebessümle.
"Bana mı?" derken, şimdi elinde sallanan zincirin ucunda parlayan gümüş ay tılsımını görünce gözlerim sevinçten kocaman açıldı.
Elimi uzatıp zinciri avucuma bırakmasını izlerken "Çok, çok teşekkür ederim! Her yere baktığımızı sanıyordum. Sen, bunu nasıl buldun?"

"Dün Dora bara geldi."

Dora'nın ismini duymamla yüzümdeki mutlu gülüşüm anında silindi,yerini tedirgin ve gergin bir hale bıraktı.

Ateş de Dora'nın ismini duyunca yattığı yerden doğrulup daha dikkatli dinlemeye başlamıştı.

"Elinde birşey salladığını gördüm, yakınına gidip dikkatli bakınca tarif ettiğin kolye olduğunu anladım."
Ateş de ben de soru sormadan dinliyorduk.

"Dans pistinde düşürmüşsün, o da gördüğü an sana vermek yerine alıp saklamış, sonra seni dışarı davet ettiğinde vermek istediği şey buymuş."

"Bunları kendisi mi anlattı?"
Sessizliğini bozup ilk soran Ateş olmuştu.

Yüzünde muzur bir gülümseme oluştu.
"İtiraf etmesini sağlamak için özel karışımımdan içirmem gerekti tabi."
"Sonra da şaşkınlığını atlatamadan elinden kaptığım gibi buraya geldim."

Ateşin bile tebessüm etmesine sebep olmuştu Cansu'nun söyledikleri.
Şimdi üçümüz de birbirimize bakıp gülüyorduk.
Evdeki gergin havamızı dağıtıp tatlı bir renk katmıştı Cansu.

Kolyemi hemen boynuma geçirip kazağımın içine sakladım.

"Alya mesaj atmış, geciktiği için özür diliyor, okulda buluşalım demiş.Seni ben bırakacağım"

"Ama sen bu halde, nasıl?".

Cansu hemen atıldı, "Sen dinlenmene bak, birlikte gideriz, ben de derse gidiyorum zaten."

"Tamam o zaman" Bana dönüp, "sana iyi şanslar." dedi.

Kalın kürklü kabanımı alıp Cansu'nun peşinden çıktım. Etrafta araba görünmüyordu, okula neyle gidecektik bilmiyordum.

Bir ağacın yanına yaklaştı, el yordamıyla benim göremediğim birşeyi tutuyor gibiydi. Tuttuğu görünmez şeyi bir hamlede çekti ve şimdi gözlerimin önünde ışıl ışıl bir motor duruyordu.

Karanlık AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin