Alisa,Ateş'in başucunda otururken, gözlerinden süzülen yaşları durduramıyordu. İçindeki çaresizlik ve öfke dalgası, her geçen an daha da büyüyordu. Ateş'in solgun yüzüne bakmak, ona ne kadar güçsüz olduğunu hatırlatıyordu. Ellerini onun ellerine koyduğunda, soğukluğu iliklerine kadar hissetti. "Lütfen, uyan" diye fısıldadı, ama cevapsız kalan bu dilek, içindeki umutsuzluğu derinleştiriyordu.
Karin'in sözleri kulağında çınladı: "Bu, o kadar kolay olmayacak." Alisa, bu kelimelerin ağırlığını hissediyordu. İçinde kopan fırtınaya karşı koyamıyordu. Bir şeyler yapmalıydı, ama ne? Elinden hiç bir şey gelmemesi onu delirtmekteydi. Kalbindeki acı ve endişe, her nefes alışında daha da yoğunlaşıyordu. Ateş için mücadele etmesi gerekiyordu, ona ihtiyacı vardı. Ama şu an her şey o kadar umutsuz görünüyordu ki...Birden aklına bir fikir geldi. "Şifacıyı çağırmalıyız," dedi Alisa, sesi titreyerek. Gözlerinde bir umut ışığı belirmişti.
Ancak Karin, başını iki yana salladı. "Bu işe yaramaz, Alisa," dedi sakin ama kesin bir tonla. "Kara büyünün etkileri basit bir şifa ile geçmez."Alisa, Karin'in bu sözleri karşısında daha da çaresiz hissediyordu. Umutlarının bir kez daha kırılması, içindeki acıyı katbekat artırıyordu.
"Ah Ateş! Bunu neden yaptın ki?" Diyerek çaresizce Ateş'e baktı.
"Senin için... " Dedi Karin. Fakat bunun için onu suçlamıyordu Karin. Arkadaşını çok iyi tanıyordu, her ne olursa olsun aklına koyduğunu yapardı.Üstelik bu sefer, aşık olmuştu... Ve aşk, büyüden daha tehlikeliydi.
Gözleri dehşetle açıldı, çektiği acıyla şimdi bir de kendini suçluyordu.
Ama bir şeyler yapmalıyız," diye fısıldadı, sesi çatlak ve hüzünlüydü. "Onu böyle bırakamam."
Sonra ani bir kararlılıkla ayağa kalktı. "Büyücüye gidelim o zaman," dedi, gözlerinde yeniden beliren bir kararlılıkla. "O bir çare bulur."
Karin, Alisa'nın gözlerindeki inatçı parıltıyı gördü ve iç çekerek kabul etti. "Tamam," dedi. "Ama bu yolculuk tehlikeli olabilir."Alisa, Ateş'e son bir kez bakarak, ona bu mücadeleyi bırakmayacağına dair sessiz bir söz verdi. "Ne gerekiyorsa yapacağım," diye mırıldandı kendi kendine. "Ateş'i kurtaracağım."
~
Karin ve Alisa o öğleden sonra yola koyuldular.
Alisa, Ateş'in ona verdiği hançerini kemerine yerleştirdi. Kararlı ve kendinden emindi. Yolda karşılaşabilecekleri tehlikelerden korkmuyordu. Şu an korku duyacağı tek şey Ateş'i tamamen kaybetme ihtimaliydi. Ve o, bu ihtimale fırsat vermemek için her şeyi yapmaya hazırdı.Karin, sığınağın garajında hazır bulunan kamuflaj desenli Amarok aracı ormanın derinliklerine sürdü.
Alisa, bir yerden sonra yürüyerek devam edeceklerini biliyordu.
Hava şartları araçla bile ilerlemelerini zorlaştırıyordu. Gök gürültüsüyle beraber neredeyse kütle halinde düşen yağmur sebebiyle zemin balçığa dönüşmüştü. Yolun bittiği yerde Karin aracı durdurdu. Alisa,inmek için hamle yaptığında Karin kolundan yakalayıp inmesine engel oldu.
"Bekle biraz, bu şekilde ilerleyemeyiz. Yağmurun dinmesini beklememiz gerek."
Alisa inatçı tavrıyla reddetti ve kapıyı açıp tek ayağını çamurlu zemine attı. "Kaybedecek bir dakikamız bile yok, gitmek zorundayız!"
Alisa'nın aksine Karin, soğukkanlı ve sakindi. "Ölürsek Ateş'e faydamız dokunmaz güzellik. Sakin ol ve gir içeri."
Alisa bezgin bir şekilde ayağını içeriye sokup aracın kapısını kapattı. Kollarını göğsünde birleştirip sabırsız soluklar alıp vererek beklemeye başladı. Yağmur damlaları camı adeta yumrukluyordu.
Uzunca bir süre bekledikten sonra yağmur ancak biraz hafifledi ama tamamen dinmedi. Alisa'nın daha fazla sabrı kalmamıştı. Bu kadarı yeterliydi. Karin'e onay bekleyen bir bakış attı. Karin başıyla onayladıktan sonra birlikte araçtan indiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Adam
FantasiaAilesi kötü ruhlar tarafından katledilen bir adam,intikam ateşiyle avcılığı görev edinmiştir. Güçleri mühürlenmiş olan Alisa rüyaları yoluyla bu evrene düştüğünde geçmişindeki büyük sırdan habersizdir. Bu ikisini bir araya getiren kader mi yoksa tes...