25. BÖLÜM - Panic Attack

3.8K 336 68
                                    


Yazar; leecrannie

Çeviri; SeKaism


Chanyeol'un gözünden; 

Bir başka okul günü ve şükürler olsun ki, eskisi gibi meşgul olmadığımız için sonunda Baekhyun'u daha sık görebiliyordum. Hala zar zor konuşsa da koridorda veya sınıfta birbirimizi gördüğümüzde hep bana hoş bir şekilde baş sallıyordu. Bununla iyiyim ben. En azından beni artık yok saymıyordu. 

Neyse, şimdi iyileşmiş gibi görünse de, onun çok zayıf görüntüsüne ve soluk tenine hala dayanamıyordum. Sağlıklı olmadığını gördüğümden ve tekrar bayılmasını istemediğimden, onun zamanında iyice yediğine emin olmalıyım. 

Öğle arası zili çalar çalmaz, olağan masaya gidip çocuklarla oturmak yerine,Baekhyun'u bulmaya yola çıkmadan önce öğle yemeği hazırlayan kadından yemek aldım ve satış makinesinden iki enerji içeceği kaptım. 

Kütüphaneyi, müzik odasını ve sınıfları bile kontrol ettim ama onu oralarda bulamadım. 

Kahretsin bu öğle arasında şuan hiçbir görevinin olmadığına adım gibi eminim o halde yeryüzünün neresindeydi? 

İç çektim. 

Onu bulmakta zorlanmadığım zamanda olacak mıydı acaba. Onu bulmak gerçekten zordu! 

Hmm...Şuan nerede olabilir? Kantin sırasında bile görmemiştim ve aradığım hiçbir yerlerin hiçbirin de de yoktu. 

Aha! Onu takip ettiğimi hatırladım, yani, daha önce takip ettiğim yerde onu tekrar bulabilirim, değil mi? 

Adımlarım doğrudan Baekhyun'un olabileceği diğer binaya gitti ve çatının merdivenlerini tırmandım. Tanıdık metal kapıyı gördüm ve aralıktan bakmadan önce yavaşça kapıyı açtım. Önceki gibi parmaklıklara yaslanmış Baekhyun'u göremedim. İleriye adım attım ve arkamdaki kapıyı kapattım. 

Burada değil miydi? 

Etrafa baktım ve uzaktaki küçük bir serayı fark ettim. 

O zamandan beri var mıydı? Son geldiğimde fark etmemiştim. Ya da belki de o an Baekhyun'a çok odaklandığımdan çevreye dikkatimi verememiştim. 

Omuz silktim, seraya yaklaştım ve ekran kapısı olsa da içeri girdim. Yan yana dizilmiş bitki ve çeşitli çiçeklerden etkilenmiştim. Bu küçük yere nasıl sığdırdılar bilmesem de yine de, bakınca büyülüyordu. 

Ama önümde uyuyan minyon çocuk daha da büyüleyiciydi. Bankta oturmuş, karşıdaki tahta masanın üzerine kafasını dayamıştı. Kollarını yastık olarak kullanmış ve yüzü bana doğru eğilmişti. Gözlüğünü masaya yerleştirmiş, huzurla dolu görünüşüne bakmamı kolaylaştırıyordu, sanki çektiği sıkıntılar hiç olmamış gibi. Gerçekte de öyle olsaydı ya. 

Yanına oturdum ve nazikçe elimi kafasında dinlendirmeden önce yüzüne düşmüş bir parça saçı geriye doğru ittirdim. Geçen iki yılda olanlardan sonra bile değişmeyen tek şey vardı, güzelliği..

Yüzüne baktım ve güzelliğinin etkilemesine engel olamadım. Her zaman ona tekrar tekrar aşık olmamı sağlıyordu.Keşke bunu fark edebilseydi. 

Ben de kafamı masaya koydum, yüz yüzeydik. Ona bakarken yavaşça saçlarını okşuyordum. Sapık gibi görünüyor olabilirdim ama onu bu kadar yakından görebildiğim sürece umurumda bile değildi. 

Sadece böyle kalamaz mıydık? Hiçbir sorun yok gibi davranamaz mıydık? 

Kendimle dalga geçtim. Çok bencilim. Baekhyun cehenneme gitmişti; onun için öylece devam etmek tabi ki zor olmalı. 

LifelessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin